YouTube bu gece tahliye edilebilir!

Alper Görmüş
agormus@medyakronik.com

Türkiye’den erişimi 13 Mart’tan bu yana mahkeme kararıyla engellenen YouTube’la sevenlerinin bir kez daha buluşması yakın görünüyor (“bir kez daha” diyoruz, biliyorsunuz siteyle sevenleri arasındaki ilk ayrılık-vuslat pratiği değil bu).
Böyle düşünmemizin nedeni, YouTube’dan bugün (27 Mart) yapılan şu yazılı açıklama:
“Son kapatma kararına neden teşkil eden videoları inceledik ve YouTube içerik politikasına aykırı içeriğe sahip olmasından dolayı yayından kaldırdık. YouTube’a Türkiye’den kısa bir süre içerisinde erişimin tekrar sağlanmasını bekliyoruz. Youtube olarak Türk kanunlarına aykırı olabilecek içeriğe ilişkin sorunları gidermek amacıyla yetkililerle işbirliğine her zaman hazırız.”
Eğer ilgili bir savcı ya da savcılar bu açıklamayı okur, ardından siteyi incelerse “tahliye” bu gece gerçekleşebilir. Olmayabilir de tabii. “Sıktınız artık, deyip deyip gene koyuyorsunuz o alçak videoları, size artık inanmıyoruz, bekleyin biraz daha” anlamına gelebilecek bir tavır gelebilir Türk savcılarından. Bakalım, göreceğiz.
Savcıların hareket tarzını öğrenmek için beklerken, bu arada Türkiye’de ne oldu, yasaklama kararına nasıl bir tepki verildi, ona bakalım biraz…

“Türk’ün Atatürk’le imtihanı”
En tazesinden başlayalım: Romancı, Vatan gazetesi yazarı Tuna Kiremitçi dün (26 Mart) “Türk’ün Atatürk’le imtihanı” başlıklı yazısına 21 Ocak’ta kaleme aldığı bir başka yazıdan yaptığı bir alıntıyla başlıyordu:
“Bizi sevmeyenlerin ‘YouTube’a Atatürk’e saldıran bir klip koyalım ve Türkleri küçük düşürelim’ dediğini mi sanıyorsunuz? Bence artık şöyle düşünüyorlar: ‘Atatürk’e saldıran bir klip yapalım. Türk mahkemeleri siteye erişimi durdursun. Türkler de dünyanın bir numaralı iletişim sitesinden mahrum kalsın… Siteyi yasaklayan değerli hukukçulara hatırlatmak isterim: YouTube ‘gençlerin takıldığı bir eğlence sitesi’ değildir sadece; şu an yerkürenin en önemli web ortamlarından biridir. Küresel iletişimde neredeyse televizyondan bile önemli hale geldi. Orada paylaşılan görsel malzeme akademisyenlerin, doktorların, sanatçıların ve mühendislerin de işine yarıyor. Özellikle dünyayı günü gününe takip etmek zorunda olan meslekler için vazgeçilmez bir nimet. Bizi bu iletişim ortamının dışına itmekse Türkiye düşmanlarının çok önemli bir başarısı.”
İnternette küçük bir tur atmak, Kiremitçi’nin bir tür komplo teorisi kıvamında öne sürdüğü “asıl gerekçe”nin hayli taraftar bulduğunu görecektir.
Aslına bakarsanız, hiç de yabana atılır gibi görünmüyor bu akıl yürütme süreci. Diyelim Türkiye’ye ve Türklere gıcığınız var, şunları bir cezalandırayım diye düşünüyorsunuz ve aklınıza Atatürk’e hakaret eden birkaç video yapmak geliyor. Çok etkili olduğunu görüyorsunuz, siteye erişim yasaklanıyor, keyiflisiniz, çünkü böylece koca bir ülkeyi ortak uluslararası kültürün en önemli unsurlarından birinden mahrum etmiş oluyorsunuz. İkramiyesi de var: Hakaret ettiğiniz insanın, ülkesi için ideal hedef diye işaret ettiği “medeni dünya” hiçbir kakafoni içermeyen “yuh ulan” şarkısını söylüyor, “yuh yani, amma da ibiş ülkeymiş bu Türkiye ya!”

NYT: “301’den beter”
New York Times, bu yasağı Türkiye’nin saygınlığına Türk Ceza Kanunu’nun 301. Maddesinden de büyük bir darbe indireceğini yazdı. Doğru. Fakat burada da tuhaf bir durum yok mu? 301 için onca mücadele eden Türkiye’nin özgürlükçüleri nasıl oluyor da YouTube yasağı hakkında neredeyse hiçbir şey yazmıyor?
Bu garip durumun nedeni, gazetelerin yaşlı gazetecilerin ve yazarların egemenliği altında bulunması olabilir mi? Bence öyle. Ya da en önemli nedeni bu. İnternette bir tür “isyan” varken gazetelerin ve televizyonların sessiz kalması, bilmiyorum başka nasıl açıklanabilir?
İnternette okuduğum bir yorum bana biraz abartılı geldi ama, belki de gerçeğin bir kısmını açıklıyordur, o nedenle aktaracağım:
“Erişime kapatılmasındaki asıl dikkat çekici yan şudur: Olay son derece işine gelen ve gecemize bir güneş gibi doğan medya, zamanında baz istasyonları için yaptığı gürültünün yüzde birini dahi yapmamıştır. Olay sanki yokmuşçasına, hatta zaman zaman destekler tonda haberler yayımlayarak tamamen umursamaz şekilde davranmaktadır. Eeee paranın yüzü tabii…”
Devamında, bu yasağın medyanın reklam gelirlerini artırdığı anlatılıyordu ki, işin ayrıntısını bilemediğim için bu sonucun nasıl doğduğunu da açıklayamayacağım. Fakat internette bu yönde de epeyce iddia var.
İnternette elbette elbette mizah da eksik değil. İşte birkaç örnek:
“Yurtdışında yaşayan Türklerin de girişi yasaklansın bence bi şekil Youtube’a. Bulunsun bi yol, çünkü onların da izleyememesi lazım bence. Çünkü mademki Türksün, Youtube ürksün!
“Bloklıcaksın bak bunlardan bi kaç web sitesini Taksim’deki internet sitelerinde, gör bakim bi daha herhangi bi sulh ceza mahkemesini meşgul edebiliyorlar mı?”
“Aslında böyle bir site yok; Youtube deney sitesidir. Kapatabiliyorsanız, tüm siteleri kapatabiliyorsunuz. Haliyle bir site kapatacaksanız önce Youtube’u deniyorsunuz. Kapanıyorsa sorun yok; devam…”

Bloglar da isyanda
Bloglar da fena değil. Onlardan birinden, Sinan Taga imzalı yazıdan seçtiğim bölümle bitiriyorum:
“Bu sözde yasaklama birçok yönden saçma ve bence şov amaçlı.

“Birinci neden yasağın nedeni. Youtube yasakladın ne oldu? Hakaret eden videoyu sadece Türkler seyredemeyecek. Ne oldu yani kendi erişimizi yasaklayarak yapılan hakareti engellemiş mi olduk? Savcı Türk Telekom’dan internete bağlananların bu siteye erişimin engelleyince bütün Dünya’ya ders mi verdi? Bu tarz hakaret eden birisi varsa kendini kötü mü hissedecek? ‘Bir daha vallahi yapmam, bütün (ve sadece) Türkiye Youtube’a giremeyecek, çok üzgünüm’ mü diyecek?
“Bu olay için aklıma şu benzetme geliyor: Kalabalık bir ortamdasınız, adamın biri bağıra bağıra size küfrediyor veya sizi o topluma kötülüyor. Siz de buna tepki olarak kendi kulaklarınızı ve arkadaşlarınızın kulaklarını kapıyorsunuz.
“İkincisi, siteye erişimi engellemek ne demek? Bir video yüzünden milyonlarca videonun olduğu bir siteye erişimi engellemek niye? Ayrıca internet üzerinde video yayını yapabilecek tek ortam Youtube değil ki? Birisi videoyu alıp bir başka yere koydu diyelim, savcı oraya erişimi de mi yasaklayacak? Benim tavsiyem Türkiye’de internet erişimini tümden yasaklasın daha kolay olur.
“Üçüncüsü, kendini bilmez biri Atatürk’e hakaret etti diye tüm Türkiye’ye bir yasak getirmesi. Atatürk adı kendini koruyamayacak mıdır ki bu kadar saçma sapan yasakların ardına saklansın. Atatürk’ün ismi, mirası bu kadar zayıf mıdır ki kendini bilmeyen birinin lafı yüzünden yıkılsın?
“Dördüncüsü, bir Cumhuriyet Savcısı yani okumuş, aydın, bilgili ve özgürlüğü savunması gereken biri nasıl oluyor da böyle bir uygulama içinde bulunuyor? Hakareti yiyen benim ama benim savcım beni cezalandırıyor. Bravo.”