Bizi bekleyen susuz yaz!

Baharın ilk günlerinde herkes bir yanda doğadaki canlanmanın ve kıpırtının keyfini çıkarmaya çalışırken bir taraftan da içten içe bir kaygı yaşıyor. O kaygı, tarım bölgelerinin şimdiye kadar çoktan hissettiği, büyük şehir sakinlerinin ise sonuçlarını özellikle yazın hissedeceği kuraklık kaygısı…

Sonbahar ve kış aylarında İstanbul’da yaşanan mevsim normalleri üzerindeki sıcaklık ve yağış kıtlığı, barajlardaki doluluk oranının yüzde 30’un altına geriletti. Son iki hafta görülen yağışlar su seviyesini yüzde 28'den yüzde 35'e yükseltse de bu yağış miktarı uzmanların ilkbahar ve yaz başındaki “bol yağış” temennisinden hayli uzakta.

22 Mart Dünya Su Günü için bir açıklama yapan Greenpeace, Türkiye’nin de içinde bulunduğu Akdeniz havzasının, küresel ısınmanın neden olduğu iklim değişikliği ve dolayısıyla kuraklıktan en çok etkilenecek bölge olduğuna bir kez daha dikkat çekiyor.

Fotoğraf: HaberVs
Fotoğraf: HaberVs
Türkiye’nin 1957 yılından sonra en büyük ikinci kuraklık dönemini geçirdiğini söyleyen İstanbul Teknik Üniversitesi Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü İklim ve Deniz Bilimleri Ana Bilim Dalı’ndan Dr. Ozan Mert Göktürk’e göre de içinde bulunduğumuz günlerde normalin üstünde yağışlar olmazsa su kesintileri kaçınılmaz olacak.

Ekmek fiyatları dahi artabilir

İstanbul’u tehdit eden kuraklık, tarımı da hayli olumsuz etkiledi. Buğdayın yeterli yağış alamadığı için büyüyemediğini söyleyen Yeryüzü Derneği Genel Sekreteri Devin Bahçeci, buğdayın yıllık ürün değerinde düşüş olduğu için un ve ekmek fiyatlarının artabileceğini belirtiyor. İklim değişikliği nedeniyle Türkiye’nin her zaman kuraklık sorunu yaşayabileceğini belirten Bahçeci, Türkiye’nin Ortadoğu ülkeleriyle kıyaslandığını ve su zengini bir ülke olarak düşünüldüğünü söylüyor. Ancak Avrupa ülkelerine ve genel ortalamalara göre Türkiye’nin su zengini bir ülke olmadığını vurgulayan Bahçeci, yerel yönetimlerin ve hükümetin su yönetimi politikaları konusunda ciddi çalışmalar yapması gerektiğini belirtiyor.

Nüfus planlaması gerekli

İstanbul’daki kuraklığın sadece yağış azlığına bağlı olmadığını söyleyen Doğa Derneği Bilim Direktörü Süreyya İsfendiyaroğlu ise İstanbul’a su sağlayan sekiz barajın hızla artan nüfus karşısında yetersiz kaldığını vurguluyor. Yapılan köprüler ve çevre yollarıyla geçmişte İstanbul’daki su havzalarının yok edildiğini anlatan İsfendiyaroğlu, planlanan yeni köprü ve yolların da yine su havzalarını tehdit ettiğini belirtiyor.  İstanbul’daki barajların yetersiz kalması sonucunda İstanbul dışındaki illerden su taşınmasını eleştiren İsfendiyaroğlu “taşıma su ile değirmen dönmez” diyerek nüfus planlamasının gerekli olduğunu vurguluyor..

Sahi sonbahara ne oldu?

Son günlerde bir çok kişiden benzer cümleleri duyuyorum: “Ya bir ara bir sonbahar vardı. Ne oldu ona?” Bu söylemin nedeni elbette kışın aniden bastırması. Tam da bu söylenenlerin, kışın aniden bastırıp sonbaharı ortadan kaldırmasının üstüne “cuk diye oturan” bir eylem gerçekleşti 10/10/10 günü. Tarihin tesadüflüğünü 01/01/2001’den beri senelik rutin “çılgınlık” haberine çeviren televizyon kanallarının aksine, … Devamını oku

Biraz Eylem Biraz Eğlence

Küresel ısınma ve iklim değişikliğine dikkat çekmek için dün 188 ülkede gerçekleştirilen 7 binden fazla eylemden biri de İstanbul Taksim’deydi. Çeşitli siyasi parti, grup ve sivil toplum kuruluşua üye kişilerden oluşan Küresel Eylem Grubu ve 350 hareketi tarafından düzenlenen 10/10/10 eylemine yaklaşık 3 bin kişi katıldı. Küresel ısınma ve iklim değişikliğinin farkında olup buna karşı … Devamını oku

‘Obama’ya inanmıştık ama yanıldık’

Üniversite mezunu bir kaç arkadaş dört yıl önce Amerika Birleşik Devletleri’nin Vermont Eyaleti’nde beş günlük bir yürüyüş gerçekleştirdi. Eyalet seçimine denk gelen yürüyüş sonunda eyalet başkanlarına, iklim değişikliğine karşı önlem almayı taahhüt ettikleri sözleşmeyi imzalattılar. Daha sonra, gezegenin dört bir yanına yayılacak olan atmosferdeki karbondioksit miktarına dikkat çekmeyi amaçlayan 350hareketini başlattılar. 2009’da Kopenhag İklim Zirvesi’nde … Devamını oku

Koyunlar küçülürken…

* Canlı türlerindeki evrimsel ve ekolojik değişimler aynı zaman diliminde gözlenebilir. Ancak değişen çevre şartlarında yaşayan yaban hayat popülasyonlarında bu iki süreç karmaşık bir şekilde birbiriyle etkileşir ve ayrıştırması zorlaşır. Biyodemografi alanında çalışan ekolog ve evrimsel biyolog Dr. Arpat Özgül bilim dergisi Science’ın 2 Temmuz 2009 tarihli sayısında iklim değişikliğinin evrimsel ve ekolojik etkileri üzerine … Devamını oku

Koyunlar küçülürken marmotlar büyüyordu…

HaberVs Küresel ısınmayla büyüyen marmotlar iklim değişikliğinin yeni habercileri. Küresel ısınmayla beraber kısalan kışlar, marmotların kış uykularından daha erken uyanmalarına, bu da hem beden ağırlıklarında hem de sayılarında önemli bir artışa yol açıyor. Imperial College London’da araştırma yapan Türk bilimadamı Dr. Arpat Özgül ve çalışma arkadaşları, dünyanın önde gelen bilim dergilerinden Nature‘da iklim değişikliği üzerine … Devamını oku

Hepimiz 350

sitesinde “Daha önce Sakarya ile ilgili hiçbir şey bilmiyorduk. Ama Toplum Gönüllüleri Vakfı’ndan 350’yi aşkın kişi biraraya gelerek bu fotoğrafı oluşturdular…Sakarya’daki gençlerle çalışmalarımıza devam etmeyi dört gözle bekliyoruz…” mesajı yayınlanmıştı. Gelgelim Sakarya’daki katılımcılar sayıca Bilgi Üniversitesi’nden fazlaydı ve 350 için oturmaları yeterli gelmişti. Görünen o ki, 21 Nisan’da santral çimlerinde toplanan 25 kadar öğrencinin yatarak … Devamını oku

İklim bir banka olsaydı…

Kopenhag Zirvesi’nin, iklim değişikliğine (ya da daha popüler ismiyle küresel ısınmaya) karşı dünya ülkelerini tedbir almaya zorlayan Kyoto Protokolü’nün devamını ortaya koyacağı umuluyordu. 14-18 Aralık 2009’da gerçekleşen zirvenin sonucu, bırakın gezegenin tükenmekte olduğunu haykıran bilim insanlarını, zirvenin adıyla anılan antlaşmayı imzalayan ve küresel ısınmanın müsebbibi olan ülkeleri bile tatmin etmedi. Aslında ortada anlaşma falan yoktu.Newsweekdergisinden … Devamını oku

Kopenhag intiharı

* 18 Aralık gecesi imzalanan Kopenhag Anlaşması, iklim değişikliği ve küresel ısınmanın önüne geçmek açısından bilim çevrelerinde büyük bir hayal kırıklığına yol açtı. Ümit edilen, tüm ülkelerin 2050 yılına kadar emisyonlarını 1990’a göre yüzde 50 azaltmayı kabul etmesiydi. Ama sadece gelişmiş ülkelerin 1990’a göre emisyonlarını yüzde 80 indirmesinde anlaşıldı. Brezilya, Çin ve Hindistan gibi hızla … Devamını oku