İlknur Aydoğan
iaydogan@medyakronik.com
Neredeyse her televizyonda kanalında gördüğümüz yarışma programlarından birine katıldınız ve çok başarılı bir yarışma çıkarıp 250 bin YTL’lik ödüle hak kazandınız… Ama bu, hak kazandığınız ödülü alacağınız anlamına gelmiyor. Aynı, Makbule Dinçer ve babası Naci Gülel’in hak kazandıkları ödülü alamamaları gibi. Makbule Dinçer ve babası Naci Gülel’in katıldığı yarışma programı, ATV’de geçen sezon yayınlanan ve sona eren “Milyoner (Veto)”ydu. Yapımcılığını Med Yapım’ın üstlendiği, Kenan Işık’ın sunduğu yarışma, isminden de anlaşıldığı gibi bir milyon YTL vaat eden ve iki kişinin ekip olarak yarıştığı bir bilgi yarışmasıydı.
Makbule Dinçer televizyonda programın tanıtımını görünce babasını aramış ve “bir hatıra olur” diyerek babasını yarışmaya katılmaya ikna edince kendilerini stüdyoda bulmuşlar. Oldukça başarılı bir yarışma çıkaran baba kız 250 bin YTL ödül kazansalar da, yarışma sözleşmesinde yapılan bir kandırmacayla bu paraya hiçbir zaman kavuşamamışlar. Baba kız şimdi alamadıkları ödüllerini mahkeme yoluyla almanın peşinde.
“Üzerimizden reklâm yaptılar”
Makbule Dinçer ve babası Naci Gülel, geçen yıl ATV’de yayınlanan Milyoner isimli yarışma programının konuklarıydı. 1 Şubat 2007 günü iki bölüm halinde çekimi yapılan program sonunda baba kız, 500 bin YTL ödüllü son sorunun yanıtından emin olmadıkları için yarışmadan çekildiler ve 250 bin YTL’lik ödülün sahibi oldular. Bir süre sonra yarışmayı yayınlayan TV kanalında, kendilerinin yarışmacı olarak yer aldığı bölümün tanıtım görüntüleri gösterilmeye başlandı.
“Günde 3–4 kere olmak üzere reklâmlarını yayınladılar. Babamı, beni, soruları, cevapları, aradaki muhabbetleri ve 250 bin YTL’lik soruyu göstererek, ‘Saat 17.00 de, ATV’de’ diye bitiyordu” diyen Dinçer ve babası programın yayınlanmaması üzerine kanaldan ve yapım şirketinden muhatap aramaya başladılar. Fakat “Yayınlanacak”tan başka bir cevap alamadılar.
‘Kazansan da ödemem’ sözleşmesi
Baba kızın zenginlik mutluluğu kısa süre sonra, yarışma öncesinde yapımcı firmanın kendilerine imzalattığı bir sözleşme nedeniyle yerini hayal kırıklığına bıraktı. Çünkü sayfalar tutan sözleşmede, kazanılan ödülün sadece programının yayınlanması halinde ödeneceği şartı bulunuyordu. Makbule Dinçer şöyle anlatıyor:
“Orada burada beyanat vermeyeceksin, yayınlama hakkı ATV’ye aittir; ister yayınlar ister yayınlamaz, yayınlandıktan sonra parayı almaya hak kazanırsın gibi şartlar bulunan bir sözleşmeymiş. Evet imzaladık ama tek nüsha. Babam ‘Bize de bir nüsha verin’ dedi, bir fotokopi almak istedi ama vermediler. Bu nedenle paramızı da vermiyorlar şimdi. Bu arada eş dost da ‘Parayı aldınız da mı söylemiyorsunuz?’ gibi sorular sormaya başladı. Ama hep şakayla karışık geçiştirdik. Moralimiz bozuluyordu. “Bu kadar kolay olmamalı. Milyon veriyoruz diye herkesi heveslendiriyorsunuz, o numaraları arattırıyorsunuz, onun içinden sadece birkaç kişiyi seçiyorsunuz. Sözleşme imzalattırıyor, bize bir örneğini dahi vermiyor, yayınlarsam öderim diyor. Sonuçta orada bir kötü niyet var. Program tutsun diye bizim üzerimizden reklâm yaptılar, ‘Bakın 250 bin YTL’ye kadar gelen var’ diye. Tam RTÜK’lük bir konu bu. Buradan da dava açılabilirmiş, bu da ayrı bir kandırmacaya giriyor çünkü. O da olacak inşallah. Bizim üzerimizden insanları heveslendirip o numarayı arattırdılar, ama paramızı ödememek için çekimlerimizi yayınlamadılar.”
Başka mağdurlara örnek
Kısa süren zenginlik hayalinden sonra kazandıkları ödülün peşine düşen baba kız hem kanala hem de yapım şirketine ihtarname gönderse de, avukatlarına verilen yanıt da kendilerine söylenenden farklı olmadı. Fakat Dinçer, programın zamanında olmasa bile yayınlandığını söylüyor. Çünkü davada kullanmak için dilekçe verdikleri RTÜK’ten programın kasetini edinebilmişler. Bu da programın yayınlandığını gösteriyor.
Kenan Işık’ın kendilerinden çok etkilendiğini, çünkü karşısında ilk defa 250 bin YTL kazananların kendileri olduğunu söylüyor baba-kız. İkisi de Kenan Işık’la yüz yüze geldiklerinde onun da diyecek bir şeyi olduğunu düşünüyorlar. Kenan Işık’ın beyefendiliğini çok beğenen, emekli kasap olan Naci Gülel, Kenan Işık’ın ya da Ahmet Çakar’ın yarışmasına girmek istiyor.
Eski bankacı olan Makbule Dinçer geri çekildikleri 500 bin YTL’lik soruyu “çok şık” diye tanımlıyor; “Aşağıdaki ülkelerden hangisinden 0 meridyeni geçer? Portekiz, İzlanda, Moğolistan, Cezayir, Nijerya? Doğru cevap, Cezayir.” Aslında biliyormuş cevabı Dinçer ama emin olamamış. Kendine çok kızmış, neden daha önce merak edip bakmadığına. Onların yarıştığı bölümde, onlardan önce yarışan bir anne oğul da 20 bin YTL kazanmalarına rağmen onlarla aynı bölümde oldukları, bu yüzden yayınlanmadıkları için paralarını alamamışlar. Sadece ihtarname çekmişler. Makbule Dinçer, anne-oğulun, kendi davalarının sonuçlarına göre hareket edeceğini sanıyor. Dinçer ve babası çok kararlılar ve davayı kazanacaklarını düşünüyor.
“Sözleşme hukuka aykırı”
Ailenin avukatı Ferdağ Ergin Öztürk, konuyla ilgili davanın başvurusunu yaptıktan sonra yürüttüğü araştırmada neredeyse her kanalla ilgili Radyo Televizyon Üst Kurulu’na (RTÜK) benzer şikayet dosyalarıyla karşılaşmış. “Çok fazla yarışma mağduru var” diyor Öztürk. Yarışma programlarının TV ekranlarında yayınlanan reklamlarında hangi durumlarda ödülün verilmeyeceğini ve bahsedilen sözleşmeyi izleyicilere duyurması gerektiğini belirten Öztürk, “TV kanalları bunu alışkanlık haline getirmiş. Ödül kazananları, tabiri caizse, çamura yatma yoluyla mağdur duruma düşürüyorlar. Eğer bir yarışma programı yapıyorsan, taraflardan bir tekini koruyan ve karşındakine bir örneğini bile vermediğin bir sözleşme yapamazsın. Hukuksuzdur bu. Evet, sözleşme serbestisi içinde sözleşmeyle bağlısınızdır, ama uygulama tartışmalıdır. Çünkü TV kanalları ve yapımcı firmalar iyiniyetli değil. Sözleşmeler iki taraftan birinin inisiyatifine bırakılmaz ya da taraflardan birine istediği an sözleşme koşullarından vazgeçme hakkını vermez.”
“Davacılar kötü niyetli”
Konuyla ilgili davanın ilk duruşması 27 Mart 2008 günü İstanbul 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görüldü. ATV’nin avukatları mahkeme heyetine savunmalarıyla birlikte program öncesinde yarışmacılara imzalatılan sözleşme tutanağını da sundu. Avukatlar, belirtilen sözleşmede, programın herhangi bir şekilde yayımlanmaması durumunda yarışmacıların tazminat talep edemeyeceklerini taahhüt ettiklerini belirterek, “Zaten sadece yarışmacının yer aldığı bölüm değil programın tamamı o bölümden itibaren yayından kaldırıldı. Dolayısıyla tazminatı gerektiren bir durum yoktur. Bu davada kötü niyetli olan müvekkilim değil davacılar kötü niyetlidir ve maddi kazanç elde etmek için davayı açmışlardır” dedi. Mahkeme heyeti sunulan belgelerin incelenmesi için duruşmayı 12 Haziran 2008’e erteledi.
RTÜK yanıt vermedi
Bu arada konuyla ilgili RTÜK’e bu güne dek TV kanallarında yayınlanan hangi yarıyma programıyla ilgili kaç kişinin şikayette bulunduğuna ilişkin yönelttiğimiz sorularımıza ise yanıt verilmedi. Bilgi Edinme Hakkı Kanunu uyarınca yönelttiğimiz sorularla ilgili RTÜK’ten Halil İbrahim Gül imzasıyla verilen yanıtta Bilgi Edinme Hakkı Kanunu’nun Uygulanmasına İlişkin Esas ve Usuller Hakkında Yönetmeliğin 12. maddesi uyarınca, “Kurum ve kuruluşlar; ayrı veya özel bir çalışma, araştırma, inceleme ya da analiz neticesinde oluşturulabilecek türden bir bilgi veya belge için yapılacak başvurular ile tekemmül etmemiş bir işleme ilişkin bilgi veya belge için yapılacak başvurulara olumsuz cevap verebilirler…” hükmünün yer aldığı belirtilerek cevap verilmeyeceği bildirildi.
Yarışmacıları tüm değişik illerden telefonla çağırıyorlar,Her mülakat günü en az 100 kişi toplanıyor.Mülakatta sordukları adın soyadın,doğum tarihi yeri,mesleğin, nekadar kazanmayı hedefliyorsun….Böyle saçma bilgilerle kişilerin kültür birikiminı nasıl ölçüyorsun….Para kazanamayacak zır cahilleri özellikle seçiyorlar, Bizim gibi bir milyona gidebilecek kişiler de boşuna yol masrafı yapıyor.. Ordu dan,Sivas tan..vesair uzak yerlerden mülakata katılmak için boşuna masraf yapmayın….