Türkiye halk üniversitesi: İSMEK

Engin Çalık

ecalik@medyakronik.com

İstanbul’da 1996 yılında üç kurs merkezinde üç branşta 141 kursiyer ile başlayan İstanbul Meslek Edindirme Kursları Projesi (İSMEK) bugün gerek ulaştığı kursiyer, gerekse eğitim verdiği kurs merkezlerinin sayısıyla “dünyanın en büyük yetişkin eğitimi projesi” haline geldi. İSMEK’i “Türkiye’nin halk üniversitesi” olarak adlandıran İstanbul Büyükşehir Belediyesi Eğitim Müdürü Mehmet Doğan sorularımızı yanıtladı.

– İSMEK 1996 yılından beri faal olan bir proje. O yıldan bu yana projeye başkanlık yapan isim siz misiniz?
– 1996 – 2001 arası başka bir arkadaşımızın başkanlığındaydı, 2001’den itibaren ben devraldım.

– İSMEK’e bugüne kadar katılan toplam kursiyer sayısı 380 bin. Bu rakamın 315 bini son üç senede katılanlardan oluşuyor. Son üç senedeki bu gözle görülür artışı neye bağlıyorsunuz?
– Bunu şuna bağlıyorum; İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Kadir Topbaş eğitime fevkalade önem veriyor. Diyor ki: “Eğitim bizim olmazsa olmazımızdır. Nasıl ki hayatın tasarrufu yoksa eğitimin de tasarrufu yoktur.” Biz de Sayın Topbaş’ın talimatları doğrultusunda bu projeyi şehrimizin dört bir tarafına taşıdık. Düşünebiliyor musunuz Kadir Bey göreve geldiğinde 15 milyon nüfuslu bir kentte sadece 18 bin kursiyerimiz vardı. Başkanımız bize programlı bir şekilde, sağlıklı bir büyümeyi, sağlıklı bir gelişmeyi esas alarak bu projenin etnik planlamasını yapmamızı istedi. Çünkü nicelik ve donanım eğitimde önemli unsurlardır. Bu yüzden başkanımızın talimatları çerçevesinde periyodik olarak branşları ve merkezleri çoğaltmaya başladık. Bu çoğalmayla birlikte kursiyer sayımız da çoğaldı doğal olarak.

– 2007–2008 eğitim dönemi için belirlediğiniz bir hedef var mı?
– 2007–2008 eğitim yılı için başkanımızın belirlediği hedef 200 bin kursiyerdir. 30 ilçede, 20 beldede, 201 kurs merkezinde, 106 branşla 200 bin kursiyere hizmet vermeyi hedefliyoruz.

-Diğer eğitim kurumlarından, özellikle Milli Eğitim’den farkınız nelerdir?
– Biz mahalle odaklı çalışıyoruz. Milli Eğitim’den farkımız bu. Milli Eğitim belli merkezlerde eğitim verir. Ama biz merkezden taşraya doğru gideriz. Yani eğitimi halkın ayağına götürürüz. Zaten kursiyer sayımızdaki katılımı arttıran en önemli unsurlardan biri de budur.

– Eğitim verdiğiniz 106 branşa katılım derecelerinde farklılıklar var mı? Kursiyerlerin erkek-kadın oranlarındaki farklılıklar bu branşlara katılımı nasıl etkiliyor?
– 2006–2007 döneminde yapmış olduğumuz bir anket çalışmasında kursiyerlerimizin yüzde 81,8’inin kadın, yüzde 18,2’sinin erkek olduğunu gördük. Yani kadınların oranı erkeklere göre çok daha fazla. Dolayısıyla tercih edilen branşlar da buna göre şekilleniyor. En çok katılım olan branşlarımız: Bilgisayar, İngilizce, el sanatları, Arapça, giyim, müzik, makine nakışı, stilistlik, modelistlik, Türk İslam sanatları.

– Eksiklerinizin olduğunu düşündüğünüz alanlar var mı? Bu projeyi daha da ileri taşımak için neler planlıyorsunuz?

– Biz halk eğitimi veriyoruz. Yaygın eğitim, yetişkin eğitimi veriyoruz. Burada gözettiğimiz iki önemli alan var. Birincisi; alan analizi yapıyoruz, yani bize kayıt yaptırmaya gelenleri ilgili oldukları alanlara yönlendirmeye çalışıyoruz ki kişi bilinçli bir tercih yaparak aldığı eğitimi zevkle sürdürebilsin. İkincisi; bu eğitimlerin dışında neye ihtiyaçları olduğunu araştırıyoruz. Bu araştırmalar doğrultusunda seminerler veriyoruz. Bu seminerlerle sadece kursiyerlerimizi değil bölge halkını da aydınlatmaya çalışıyoruz.

– Bahsettiğiniz seminerler belirli zamanlarda mı yapılıyor?

– Evet. Düzenli ve periyodik bir sistem çerçevesinde düzenleniyor seminerlerimiz.

– Yabancı ülkelerle birlikte yürüttüğünüz çalışmalar var mı?

– Evet, var. Almanya, Hollanda, Finlandiya başta olmak üzere Avrupa ülkeleriyle görüşmelerimiz devam ediyor. Görüşmelerimizin amacı hangi alanlarda işbirliği yapabileceğimizi saptamak. Daha çok teknik alanlarda; iş makineleri operatörlüğü, bilgisayar, teknik tasarım, modelistlik, stilistlik vb… Mesela; öğrenci değişimi ve öğretmen değişimi. Yani onların alanında uzman olan öğretmenlerinin bizim öğretmenlerimizi eğitmesi ya da bizim alanında uzman öğretmenlerimizin onların öğretmenlerini eğitmesi. Bütün bunların nedeni Türkiye’nin AB uyum sürecinde AB onaylı ortak bir sertifika yaratmaya çalışmasıdır ve bu da ortak eğitim, ortak istihdam alanları yaratmaktan geçer. Bu Avrupa ülkelerinden sonra Ortadoğu ülkeleri de bizimle ortak çalışmalar yapmak istediler. Örneğin Ürdün’le bu noktada çalışmalarımız oldu. Öğretmenlerimiz oraya gitti ve oradaki kursiyerlere eğitim verdiler. Ve bu çalışmalarımız sonucu İSMEK artık bir marka, halk üniversitesi haline gelmiştir. 1996 yılında, şimdiki Başbakanımız o zamanki İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile başlayan İSMEK bugün de Sayın Kadir Topbaş ile gelişerek yoluna devam ediyor. Türkiye genelinde birçok belediye bizi örnek alarak böyle bir uygulama başlatmıştır, şimdi de Türkiye genelini aştık, Avrupa ile çalışmalara başladık.

– Yurtiçi, yurtdışı çalışmalarınızda bütçeniz nasıl ayrıştırılıyor?
– Yurtiçi kursiyerlerimize verdiğimiz ücretsiz eğitim tamamen İstanbul Büyükşehir Belediyesi bütçesinden karşılanıyor. AB ülkeleriyle yaptığımız çalışmaların AB fonları ile finanse edilmesi yönündeki çalışmalarımızı ise sürdürüyoruz.