Dolmabahçe Sarayı satıldı!

Medyakronik muhabirleri, “Sokağın Dili” programı için kimi zaman gerçekle ilgisi olmayan “abes” sorularla halkın karşısına çıkıyor. Muhabirler, bu röportajlardan birinde sokağa “Dolmabahçe sarayı satılmış, ne diyorsunuz” sorununu yöneltmişti. Ancak bu sorunun, cevaplayan pek çok kişi tarafından gerçek gibi algılanması nedeniyle haber bandını yayınlamamıştık. Çırağan Sarayı’yla ilgili gelişmeler, yaklaşık iki ay önce kaydedilen bu bandı gündeme getirdi.

Haber: Sema Topbaş-Serhat Cenkçiler

 

 

Saray bahçesinde seviye tespit sınavı

Gökhan Tan Medyakronik öğrencileri sokak röportajları da yapıyor. Çoğu kez gündemle ilgili bu röportajlar, kimi zaman gündemle, hatta gerçekle ilgisi olmayan soruları da içeriyor. Bu ikinci gruptaki röportajlardan birinde, öğrenciler vatandaşa, “Dolmabahçe Sarayı satılmış, ne diyorsunuz/” sorusunu yöneltmişti. Soruyu cevaplayanlardan hemen hiçbiri, bu sorunun gerçekle bağlantısını sorgulamamış ve sarayın satılmasını olağan bir gelişme olarak yorumlamıştı. … Devamını oku

“Türkiye’nin Hatıra Defteri” Çırağan kıyısında boğuldu

Görkem Kızılkayak Düşünür kültür tanımını “doğanın bize armağan ettiklerinin karşısında insanların ürettiği her şey” diye yapıyor. Millet olarak tembelliğimiz, okumayı sevmeyişimiz, eğitimsizliğimiz bu tanımı hep olumsuz yönüyle uygulamamıza neden oluyor. Yakıp, yıkıp, talan ettiklerimiz bizim öz kültürümüz. Peki tüm bunlara rağmen korunabilenlere karşı bakış açımız nasıl? Örneğin, Çırağan Sarayı’na… Uzun bir hikâyesi vardır bu sarayın. … Devamını oku

“Şiddete meylimiz vallahi dertten”

Sinan Gülalsinangulal@medyakronik.com Eskiden İstanbul trafiğinde bol küfürlü biraz ileriye gitti mi yumruk yumruğa kavgalar yaşanırdı. Günümüzde bu kavgalarda yumruğun yerini çivili sopalar, zincir, demir borular, biber gazı spreyleri aldı. Otomobillerin koltuklarının altlarına “zulalanan” bu aletler, en ufak tartışmada hemen yerinden çıkıp önce muhatabı korkutmak, sonra da zarar vermek için kullanılıyor. “Bir kez biber gazı spreyi … Devamını oku

Her şeyin bir tarihi var: Clapperboard

Övgü Akgürgenovgu@medyakronik.com Sinema endüstrisinde kamera arkasında kullanılan belki de en çekici tasarımlardan biri olan clapperboard’ların nasıl yaratıldığını, ilk kez ne zaman kullanıldığını biliyor muydunuz? İşte sinemaseverlerin merak ettiği sorunun cevabı… Clapperboard’un yaratıcısı Clapperboard, 1920’de Melbourne’daki Eftee Stüdyosu’nun prodüktörü Frank Thrinig tarafından tasarlandı. Daha sonra Leon Leon ve Matthew L. Davies tarafından geliştirilen clapperboard, çekim sonrasında … Devamını oku

Erdoğan: Yanlış milletten döner

Medyakronik/Anadolu Ajansı Başbakan Tayyip Erdoğan, Anayasa Mahkemesi’nin üniversitelerde türban serbestisi öngören anayasa değişikliğini iptal kararını, bugün ilk kez partisinin Meclis Grubu’nda değerlendirdi. Kararın Anayasa Mahkemesi adına “talihsiz” olduğunu belirterek gerekçesinin açıklanmamasına dikkat çeken Erdoğan, “Bunun altında ne var? Nedir acele? Hangi gerekçeyle anayasa değişikliğinin esastan görüşülerek karara bağlandığı hususu mutlaka açıklanmalı” dedi. Erdoğan’ın TBMM’de yaptığı … Devamını oku

Beyoğlu’nda bir cam ustası

Cam işçiliği sınır tanımaz. Bu iş bir gönül işidir. Severek yaparsan karşılığını alırsın.”

Bu sözler bir cam ustasına ait. Emrah Evin, İstiklal Caddesi Örs Pasajı’ndaki küçük dükkânında ateş ile cam işleyen ve cama verebilecek her şekli üretebilen bir sanatçı.

Siz onu izlediğinizde ortaya çıkacak şeyi merakla tahmin ederken, o ise beyninden o anda ne geçiyorsa cama yansıtıyor, hayallerini cama işliyor. Yaptığı şeylerin hiçbiri birbirine benzemiyor çünkü her defasında farklı hareketlerle farklı şekiller ortaya çıkabiliyor.

Dedelerinden kalma bu mesleği hala devam ettiren Emrah, yaptığı işin hiçbir zaman bir doyum noktasının olmadığını şöyle açıklıyor: “Cam sınır tanımadıkça benim yaptığım işin bir sınırı olmaz. Camla uğraşmak, ona şekil vermek her an bana yeni şeyler katıyor. Ona ne kadar severek yaklaşırsam o kadar güzel şeyler ortaya çıkıyor. Ondaki özgürlük bana yansıdığı zaman bende sınır tanımıyorum…”

Haber-Kamera: Selahattin Altunkılıç

 

İslami sermaye çatışmada, laikler beklemede

Mustafa Sönmez Taha Akyol, 7 Haziran 2008 tarihli Milliyet’teki , “Ordu, Yargı, CHP” başlıklı yazısında , türbanın iptali ile ilgili karardan yola çıkarak , İtalyan Marksist Gramsci’den araklama bir terimle , “tarihsel bloklar” analizi yapıyor ve şöyle diyordu; “Anayasa Mahkemesi’nin kararını alkışlamak veya eleştirmek mümkün. Ama kurumlara ve topluma yön veren tarihsel dinamiklere bakmak daha … Devamını oku

Yoksa… Yoksa… “Bir nesil boyu” mu?

Alper Görmüş Anayasa Mahkemesi’nin, üniversitelerde başörtüsünü serbest bırakmayı amaçlayan Anayasa değişikliklerine, türban karşıtlarını bile şaşırtacak şekilde, en sert seçeneği kullanarak yol vermeme kararının anlamı üzerinde durmaya devam edelim. Hatırlayalım, geçtiğimiz cuma günü bu karara ben şöyle bir anlam atfetmiştim: “Ben düne kadar, sonuçları ne olursa olsun, dava bir kez açıldıktan sonra kapatma kararının mukadder olduğuna … Devamını oku