Kentsel dönüşümün mutsuz sakinleri

İstanbul’un dört bir yanında apartmanlarını kentsel dönüşüme sokarak müteahhitlerle anlaşan daire sahipleri firmaların çeşitli nedenlerle inşaatları durdurması veya geciktirmesi nedeniyle hem dairelerinden olmuş hem de binlerce liralık kira yükünün altına girmiş durumda. HaberVs, Kadıköy yakasındaki kentsel dönüşüm mağdurlarıyla konuştu…

İstanbul’un papağanları nereden geliyor nasıl yaşıyor?

Son bir kaç yıldır İstanbul’un parkları ve bahçeleri Afrika’dan gelen konukları ağırlıyor. Tropikal bölgelere özgü papağanlar, insan eliyle getirildikleri İstanbul’un koşullarına uyum sağlayarak büyük koloniler haline geldi ve neredeyse kentin yerli kuşları arasında sayılmaya başlandı.

Papağan nüfusunun yoğun olduğu yerlerden biri de İstanbul Bilgi Üniversitesi’nin Santralistanbul Kampüsü. Santralistanbul’un ekosisteminin bir parçası haline gelen bu yeşil kuşların buralara nasıl geldiğini, nasıl hayatta kaldıklarını, nasıl ürediklerini ve kolonileştiklerini, nasıl beslendiklerini Ekolog ve Kuş Gözlemcisi Kerem Ali Boyla ile konuştuk.

 

Obezite riski gerçek mi yoksa abartılıyor mu?


Yemek insanlık var olduğundan beri yalnızca en temel ihtiyaç değil aynı zamanda en büyük keyiflerden de biri. Ama sanayileşme ve paketli gıdaların hayatımızın her anına girmesiyle birlikte, obezite tüm dünyada bir sağlık problemi haline geldi. Birçok ülke obezite ile mücadele çalışmaları yürütüyor, teşvik çalışmaları yapıyor hatta hastanelerde ayrı bir obezite departmanı bile var artık.

Amerikalılar fast food tüketiminin verdiği zarardan yakınıyor, milli geliri düşük ülkeler ise ucuz gıda tercih edilmesinden. 20-30 yıl öncesine kadar Türkiye’de neredeyse hiç konuşulmayan obezite sorununun bugün bizler için de bir tehlike haline geldiği söyleniyor.

Peki gerçekten tehlikede miyiz, yoksa abartılı bir obezite korkusu mu yayılıyor. Tehlikede isek buraya nasıl sürükleniyoruz, kendimizi korumak için ne yapmalıyız. Sanayi çağında sağlıklı kalmak için nasıl beslenmeli nelere dikkat etmeliyiz. HaberVsXtra ekibi beslenme dosyasını açtı ve sizin için araştırdı.

Hazırlayanlar: Avidan Kadiroğlu, Elif Nur Aktaş, Medya Kaya, Feritcan Baydar 

İnternet fenomenleriyle pazarlama; yoksa sıra sizde mi?

Facebook youtube instagram gibi mecralarda fenomen olmuş kişileri markalarla biraraya getiren pazarlama iletişimi yöntemi yaygınlaştıkça influencer marketing lafını daha sık duymaya başlıyoruz.

CreatorDen adlı influencer ağının çalışmasına göre geçen yıl influencer pazarlama kampanyalarının yüzde 48’i Instagram’dan, yüzde 21’i Facebook’tan, yüzde 16’sı YouTube’dan ve yüzde 15’i de Twitter’dan gerçekleşmiş.

Aslında Fenomen kişilere baktığımızda ilk göze çarpan : tutkularını keşfetmiş kişilerin bu konu hakkında bir tür “Kanaat önderi” olması ve tavsiyeler verebilmesi.

Farklı eğitim düzeyindeki ve farklı meslek grubundan oluşan, her biri farklı kitlelere hitap eden influencerların ortak özelliği belki de hobilerini işe çevirmiş olmaları.

Ulaşılmaz görünen klasik ünlülerin yerini alan sosyal medya ünlüleri ile her şey değişti. İzleyici artık izlediği reklamda ona sunulan ürünün o ünlü tarafından kullanılmayacağını ya da o cildinin mükemmelliğinin gerçekten o üründen değil makyaj ve teknoloji hileleriyle gerçekleştirildiğinin farkında. Buna karşılık akıllı telefonunun ön kamerasını açıp evinin banyosunda kafasında havluyla krem öneren bir influencer daha inandırıcı ve samimi bulunabiliyor.

İçinde bulunduğumuz dijital çağın tüketicileri, bir ürün ya da hizmeti satın almadan önce bloglar da dahil olmak üzere bir dizi sosyal medya kanalından diğer kullanıcıların deneyim ve düşüncelerine göz atıyor. HaberVsXtra ekibi olarak bu dosyamızda fenomenlerle yapılan pazarlamanın ne anlama geldiğini, fenomenlerin bu işe nasıl girdiğini ve bu pazarlama yönteminin ne kadar etkili olabildiğini araştırdık.

Hazırlayanlar: Avidan Kadrioğlu, Elif Nur Aktaş, Medya Kaya, Feritcan Baydar

Bireysel silahlanma; vazgeçilemeyen tehlike

Bireysel silahlanma, Türkiye’de kadın cinayetleri ya da maddi manevi anlaşmazlıkların vardığı cinayetlerle gündeme gelse de üzerine çok fazla tartışılmayan hatta kapatılmaya çalışılan bir konu.

Yalnız Türkiye’de değil dünyada da bireysel silahlanma üzerine epey bir tartışma yürüyor. Örneğin Amerika Birleşik Devletleri’nde kamusal alanlarda gerçekleştirilen katliamlar sonrasında toplumun silaha erişimi ciddi olarak tartışma konusu yapılıyor. Ancak bu tartışmaların pek fazla bir şeyi değiştirmediği de ortada.

25 yıldır Türkiye’de bireysel silahsızlanma üzerine  çalışmalar yürüten Umut Vakfı verilerine göre sadece geçtiğimiz yıl her gün ortalama 6 kişi, toplam 2 bin187 kişi bireysel silahlar nedeniyle hayatını kaybetti.  Birçoğu ağır olmak üzere 3 bin 529 kişi ise yaralandı. Son iki yılda, bireysel silahlarla işlenen suçların yüzde 74’ünde ateşli silahlar kullanılırken, bu oran 2017’de neredeyse yüzde 80’lerde.

Bireysel silah askeri ve polisiye amaçlar dışında kullanılan ve bireylerin evlerinde ya da üzerlerinde taşıyabilecekleri küçük ve hafif silahlar anlamına geliyor. Emniyet verilerine göre ateşli silahlarla işlenen suçların yüzde 84’ü ruhsatsız silahlarla işleniyor.

Hazırladığımız HaberVsXtra dosyasında sivillerin neden bireysel silahlara yöneldiği, bunun altında ne tür motivasyonlar yattığı, Dünyada ve Türkiye’de bireysel silahlanmanın ne boyutlara ulaştığı gibi soruların yanıtlarını bulacaksınız. Türkiye’de silah edinme prosedürlerine de yer verdiğimiz videoda, bu konudaki eksiklikleri dile getiren görüşler de yer alıyor. Bunun yanında yıllardın bireysel silahlanmaya karşı çalışmalar yürüten Umut Vakfı’nın silahların yarattığı tehlike konusundaki görüşleriyle bunun tam tersi, devlet denetiminde bireysel silahlanmayı savunan çevrelerin görüşlerini de videomuzda izleyebilirsiniz..

Hazırlayanlar: Avidan Kadrioğlu, Elif Nur Aktaş, Medya Kaya, Feritcan Baydar

 

Prebiyotik olmadan probiyotik olur mu?

Sağlık açısından büyük derecede önem taşıyan prebiyotik ve probiyotiğin farkı sadece bir harften ibaret değil. Bu iki kavram birbiriyle çok farklı anlamlar barındırsa da birbirinden ayrı hiçbir anlam ifade etmiyor. 

‘Muhatabım kamyon şoförü değil devlet’

Çevre savunucuları, bir yılda en az 30 can alan hafriyat kamyonlarının yarattığı tehlikeyi ve neden olduğu yıkımı İBB önünde protesto etti. Denetimsizliğe dikkat çeken eylemcilerin arasında, hafriyat kamyonu altında ölen Şule İdil Dere’nin annesi Nesrin Aslan da vardı.