Ölümlere neden engel olamadık?

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “one minute”ü, İsrail’in Tel Aviv Büyükelçisi Oğuz Çelikkol’a uyguladığı “alçak koltuk krizi”, iki ülkenin aslında birbirini sevmediğini ve hatta saygı da duymadığını gözler önüne seriyordu. “Daha da ileri gidemezler” diye düşünüyordum hep, fakat birkaç gün önce yaşanan olaylar, belki de ilişkilerin gelebileceği son nokta. İsrail, Mavi Marmara isimli insani yardım gemisine saldırıda … Devamını oku

Yaşlanamayan 27 Mayıs

Cumhuriyet tarihinin ilk darbesi olan 27 Mayıs 1960, dönemin Başbakanı Adnan Menderes, Bakanlar Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan’ın idamıyla sonuçlandı ve böylece Türk siyasi tarihinin dönüm noktalarından biri oldu. Heinrich Böll Stiftung Derneği tarafından 21-22 Mayıs’ta gerçekleştirilen “27 Mayıs Darbesinin 50. Yıldönümü ve Türkiye Siyasetine Etkileri” isimli panelde, o dönemi yaşayanlar, tarihçiler, gazeteciler ve … Devamını oku

“Hayal-et” binalar yakında İstanbul’da!

Ayasofya’nın doğusunda 19. yüzyılda dev cüsseli bir Darülfünun yani üniversite binası olduğunu bilen var mı? Peki Taksim’deki Topçu Kışlası’nın nerede durduğunu ve nasıl bir yapı olduğunu?.. Ya Ayasofya ile yaşıt Polyeuktos Kilisesi günümüze kadar ulaşsaydı neler olurdu? Levent’te 1950’lerden 80’lere kadar gelen Squibb fabrikasının neden yıkıldığını hatırlayan var mı? Ya Yeşilköy’de Rusların diktiği Aya Stefanos … Devamını oku

Hayat karartan Toz

“Zincirin bir ucunda çağın popüler giysisi blue jean ve ünlü markalar, diğer ucunda tozlu kayıtsız atölyelerde ölümcül bir hastalığa yakalanmış hasta ciğerli insanların bedenleri duruyor. Taşlanan kotlar daha pahalı satılırken ciğerlere yapışan tozlarla işçinin hayatı sönüyor. Çok kısa bir süre içinde.” Bu cümleler, aslında çoğu insanın “blue jean” giyerken hiç bilmediği bir sorunu anlatıyor. Petra Holzer, Selçuk Erzurumlu ve Ethem Özgüven’in yönetmenliğini yaptığı Tozisimli belgesel ise bu cümlelerle sorunu gözler önüne seriyor.

Toz, kot kumlayan işçilerin yaşadıkları sıkıntıların yanısıra yakalandıkları sirkozis hastalığının hayatlarını nasıl ölümle kapladığını anlatıyor. Belgeselin yönetmenlerinden Ethem Özgüven, Kot Kumlama İşçileri Dayanışma Komitesi’nin bir belgesel isteğinde bulunduğunu, fakat o zamana kadar işçilerin sıkıntılarını hiç bilmediklerini söylüyor. Hazırladıkları belgeselle ve komitenin de çabalarıyla Türkiye’de uygulanan kot kumlama sisteminin Sağlık Bakanlığı tarafından kısa bir süre önce yasaklandığını hatırlatan Özgüven, “Uygulanan sistem ucuz maliyetli ve hızlı olduğu için tercih ediliyordu, ama artık insanların hayatları üzerinden edinilen kâr sona ermiş olacak” diyor.

Çekimleri yaklaşık bir sene süren belgesel, 29. Uluslararası İstanbul Film Festivali’nde 17 Nisan Cumartesi saat16.00’daPera Müzesisinema salonunda izleyicileriyle buluşacak. Yukarıdaki ekrana tıklayarak filmden kısa bir bölüm izleyebilirsiniz.

Ölüm Allah’ın emri mi?

Teknoloji ve tıp alanındaki yenilikler sayesinde hayatımızda çok büyük değişiklikler gerçekleşiyor. Gelişen ilaçlar, solunum cihazları, yaşam üniteleri ve daha niceleri sayesinde ölüm, kimi zaman randevularını erteleyebiliyor. Yaşam süresi belki uzuyor ama yıpratıcı ve iyileşme umudu olmayan uzun bir hastalık süreci kimi zaman hayata karşı tahammülü kalmayan insanların ötanazi talebinde bulunmasına neden olabiliyor. Ancak bu tür … Devamını oku

Domuz gribi geçti ama müzmin gripliler hâlâ aramızda

Zaman hızla ilerliyor, teknoloji gelişiyor, hayatımız kolaylaşıyor derken hastalıkların da şekli ne alakaysa değişiyor. Çağımızın hastalığı kanser bir yana dursun, hemen her sene çıkan garip isimli hastalıklar, çoğu insanı kırıp döküyor ve bizleri ebedi yolculuğumuza uğurluyor. Atalarımız, “Silahla şaka olmaz” demişler, aynı şekilde hastalıkla da şaka olmaz tabii. Ama hemen her sene çıkan çeşitli hayvan … Devamını oku

İstanbul’un ikinci modası


İstanbul Tekstil Konfeksiyon ve İhracatçılar Birliği (İTKİB) ve Moda Tasarımcıları Derneği tarafından ikincisi düzenlenen İstanbul Fashion Week (IFW) bugün santralistanbul’da başladı. Dünya Moda Haftaları takvimi ve anlayışı paralelinde gerçekleştirilecek etkinlik, Türk tekstil ve moda sektörünü biraraya getiriyor.

İlki Ağustos 2009 yapılan İFW, gördüğü yoğun ilgi üzerine aradan bir yıl bile geçmeden tekrar düzenlendi. Dört gün boyunca devam edecek olan İFW’nin açılışını Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanı Zafer Çağlayan ve Hollywood’un ünlü aktristi Meg Ryan gerçekleştirdi. Basının yoğun ilgisine maruz kalan Meg Ryan, İstanbul’da olmaktan duyduğu mutluluğu dile getirerek Zafer Çağlayan’la birlikte açılış kurdelesini kesti.

“Türk modasının ve tekstilinin dünyada yaratacağı farkındalık sayesinde ülkemizin tanıtımına, dolayısı ile ekonomisine de büyük katkı sağlayan Istanbul Fashion Week’e desteğimi sürdüreceğim” diyen Çağlayan, İstanbul’un çok önemli bir etkinliğe sahne olduğunu belirtti. Bu yıl da IFW ile tüm dünyanın dikkatini çekmek istediklerini ve bir hafta boyunca sürecek etkinliklerle koymuş oldukları hedefe kısa sürede ulaşacaklarını söyledi.

Türk hazır giyim markaları ve moda tasarımcıları 2010-2011 Sanbahar-Kış koleksiyonlarını ünlü mankenler eşliğinde dört gün boyunca santralistanbul’da sergilemeye devam edecek.

Haber:
Kamera: Niso Esim, Mert Oynargül

‘Kızılay mı dağıtıyor’ bu ayakkabıları?

2000’li yıllarda belki moda dünyasını derinden sarsacak çok özel bir değişim yaşanmadı ama bu sektörün en hareketli alanı ayakkabı tasarımları oldu. Moda alemi internet dünyasından, mobil teknolojilerden, dijital fotoğraf ve videodan payına düşeni alırken 2000’li yıllar bu teknolojilerin de desteğiyle sokak modasının hakimiyetini ilan ettiği, ortamın nispeten demokratikleştiği bir dönem olarak tarihe geçti. Ancak bu … Devamını oku

Yönetmenlik yolunda bir karınca

Azim ve hırs olduğu sürece insanın isteyip de yapamayacağı şey olamasa gerek. İşte, bu azim ve hırs sayesinde, kendi yolunda ilerleyenlerden biri de Mehmet Selçuk Bilge. Üniversitenin ilk yıllarında kısa film çekmeye başlayan Bilge, çektiği ilk filmlerle başarısızlık konusunda ipi göğüslüyor. “Böyle film çekeceksen hiç çekme” diyenler bile oluyor, ama yılmıyor ve sabırla yeni filmlerini … Devamını oku

Türk sinemasına “40” dopingi

Türk sineması son yılların en hareketli dönemlerinden birini yaşıyor. Sezonun açılmasıyla birlikte toplam 71 Türk filmi, beyaz perdede yerini alıyor. Emre Şahin’in senaristliğini ve yönetmenliğini yaptığı ilk uzun metrajlı filmi “40” ise bunlardan biri. 40 için “Ne sanat ne de kitlelere hitap eden bir film” tanımlaması yapan Şahin, filmiyle Türk sinemasındaki boşluğu doldurduğunu ve sinema … Devamını oku