Asap bozucu bir yazı, asap bozucu bir düzen

Dün akşam, iki kat üzerimde oturan komşum, evinde ölü bulundu. 71 yaşındaydı ve yalnız yaşıyordu. Ölümünün ardından günler geçmesine rağmen kimse, kapı komşuları bile öldüğünü fark etmedi. Apartmana dışarıdan hizmet veren kapıcı, üç gündür kapısına çöp bırakmadığını fark edip durumdan şüphelendi. Camdan içeri baktığında, hareketsiz şekilde oturduğunu gördü. Bakkalı çağırdı. İçeri birlikte baktıklarında öldüğünü anladılar. … Devamını oku

29. Uluslararası İstanbul Film Festivali açılışı

Sinemaseverlerin takip etmekten büyük keyif aldığı İstanbul Uluslararası Film Festivali, 29 kez, dün akşam Lütfi Kırdar Sergi ve Kongre Sarayı’nda düzenlenen ödül töreni ile başladı. Törenin açılış konuşmasını, İKSV Yönetim Kurulu başkanlığını amcası Şakir Ezcaçıbaşı’ndan devralan Bülent Eczacıbaşı yaptı. Eczacıbaşı, geçmişten günümüze festivalin değişiminden ve öneminden söz etti: “Festival, 1982 yazında bir ‘film haftası’ olarak … Devamını oku

İskele cenneti Kınalıada

İstanbul Kınalıada’da inşaat izni alınmadan yapılan motor iskelesi, ada halkının karşı mücadelesine ve Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun durdurma kararına rağmen tamamlanma aşamasına geldi. Halk ve esnaf, yasal gereklilikler yerine getirilmeden inşa edilen bu iskeleye, yanlış yer seçildiği ve ada sahilini çirkinleştirdiği gerekçesiyle karşı çıkıyor.

Adalar Belediyesi dün yaptığı yazılı açıklamada, iskelenin yapıldığı alanın mülkiyetini elinde bulunduran İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB), inşaattan da sorumlu olduğunu iddia etti. İBB ise iznin, 2 Kasım 2009’da Adalar Belediyesi tarafından verildiği görüşünde.

Kınalıada’ya yeni bir iskele yapılması geçtiğimiz kış, İstanbul Deniz Otobüsleri A.Ş.’nin (İDO), Adalar’a yapılan vapur seferlerini azaltmasıyla gündeme geldi. İDO, ekonomik olmadığı gerekçesiyle, İstanbul’un Adalar’a en yakın iskelesi Bostancı’dan yapılan seferleri kaldırarak ulaşımı motorlar vasıtasıyla sağlamaya başladı.

Acil deniz, acil iskele!

Vapur seferlerlerinin iptal edilmesinden sonra, Bostancı ve Adalar arasındaki ulaşım Mavi Marmara Motorlu Taşıt Kooperatifi’nin tekneleri tarafından yürütülmeye başlandı.

Mavi Marmara, geçtiğimiz kış Büyükada, Heybeliada ve Burgazada’da kendi motorları için birer iskele inşa etti. Son olarak, Mart ayı başında Kınalıada iskelesinin yapımına başladı. Ancak sahil şeridi diğer üç adaya kıyasla çok daha dar ve bu daracık sahilde hali hazırda üç iskeleye sahip olan Kınalıada’da, inşaat tepkiyle karşılandı. (Diğer üç iskele: Vapur iskelesi, deniz otobüslerinin kullandığı İDO iskelesi ve balıkçılık kooperatifinin kullandığı yük iskelesi.)

Muhtar Şahin: “Gücümüz yetmedi”
İskele inşaatını durdurmak için yasal her türlü mücadeleyi yaptıklarını belirten Kınalıada Muhtarı Hüseyin Şahin, resmi kurumların ilgisizliğinden şikayetçi: “Son olarak 250 imzalı dilekçe verdik. Üç iskelenin bulunduğu bir yerde, bir dördüncüsünün yapılması istemedik. Ama gücümüz yetmedi. Kaldı ki diğer üç iskelenin de hâlâ ruhsatı yok.”


Adalar Belediyesi’ne göre Mavi Marmara bu iskeleleri, İstanbul Valiliği’nin Kasım 2002 tarihli genelgesine dayanarak inşa ediyor. “Kent içi ulaşım hizmetlerinde denizin payının acilen artırılması” hakkındaki bu genelge, “mevcut deniz coğrafyasından, bu alanda hizmet veren ve vermek isteyen girişimcilerin daha fazla ve etkin şekilde yararlanmasını sağlamak üzere” bir dizi uygulamayı duyuruyor. Buna göre girişimciler, “gerektiği taktirde, yasal prosedür uygulanmak suretiyle iskele de kurabiliyor”.

Çok suç, az belge

Ancak gelinen noktada görünen o ki, iskele inşası için gereken yasal prosedürün hemen hiç yerine getirilmemiş.

“Çakma Adalılar” sessiz

Kınalıada’daki kaçak iskele inşaatını ilk kez Hürriyetyazarı Gila Benmayorduyurmuştu. Benmayor 21 Mart tarihli yazısının sonunda şunları yazmıştı:

Bir çift lafım da “Çakma Adalılara”. Aralarında gazeteci, akademisyen, yazar, avukatların olduğu bazı ünlü isimlerin son dört, beş yıldan beri Adalar’a yerleştiklerini, yaz aylarını orada geçirdiklerini biliyorum.
Bu hoyratlıklara onlar ses çıkartmayacaksa kim çıkartacak?
Çocuklarımız günün birinde onlara “Adaları koruyamadınız” diye hesap sorarlarsa ne cevap verecekler?


Adalar Belediyesi’nin, iskele inşasına dair HaberVs ile paylaştığı tek belge, İBB’nin, iskele yerini Mavi Marmara’ya kiraladığını gösteren 6 Haziran 2009 tarihli sözleşme. (Bu sözleşme 21 Temmuz 2009’da yürürlüğe girmiş.) İskelenin yapıldığı alanın mülkiyeti İBB’ye ait olduğu için, nasıl değerlendirileceğine yönelik hakkı da ona ait.



Ancak Mavi Marmara’nın inşaat için ruhsat aldığına dair bir belge yok. Ayrıca bu ruhsat da yeterli değil. Çünkü Adalar sit alanı ve yapılacak her inşaat Bölge Koruma Kurulu’nun iznine bağlı. Kurula bir başvuru olmadığı gibi, 12 Mart’ta aldığı durdurma kararı da uygulanmamış.

Diğer taraftan İBB’nin dün yaptığı açıklamada “durumun 15 Mart 2010’da tespit edildiği, Adalar Belediyesi’ne bildirildiği ve 15 gün içerisinde yasal işlemlerin yapılmasının tebliğ edildiği” bilgisi yer alıyor. İBB’ye göre Adalar Belediyesi Başkanı Mustafa Farsakoğlu inşaat iznini, 2 Kasım 2009’da imzaladığı evrakla verdi.

Çınarın dibindeki hazine

İstanbul Ümraniye’de mahalle sakinlerinin çabalarıyla yayınlanan Çınardibi dergisi, üç yıldır kendi yağıyla kavruluyor. Özellikle çocukların katkısıyla hayat bulan dergi, “Yozlaşmaya karşı kültürü, yalnızlaşmaya karşı toplumsallaşmayı” amaç ediniyor. Dergi, bir grup gönüllünün bir araya gelmesiyle oluşan Çınardibi Kültür Merkezi çatısı altında yayınlanıyor. Mahalle inisiyatifi olarak çalışan Çınardibi Kültür Merkezi, dergi yayınının dışında kadınlara okuma yazma öğretmek, mahalle sakinlerini tiyatro ve sinemayla tanıştırmak, futbol, basketbol takımı kurmak, gitar, bağlama, ingilizce ve matematik kursları açmak gibi faaliyetlerde de bulunuyor. Kadınların toplum içindeki rolünün artırılması için çalışan dernek üyeleri, yola çıktıkları ilk zamanlarda önyargılarla karşılaştıklarını, çeşitli tepkiler aldıklarını, bazı öğretmenleri ve aileleri ikna etmek için çaba sarfettiklerini anlatıyorlar.

Derginin çıkış amacının kendini ifade etme kanalı bulamayan sıradan insanlar için bir platform yaratmak olduğunu belirten gönüllüler, çocukların konuya büyüklerden daha fazla ilgi gösterdiklerini söylüyor. Derginin editörü Devrim Boran, bu projeyi hayata geçirmeden önce çok yoğun çalıştıklarını, ancak çocukların katılımını ve havesini görmenin her türlü yorgunluğa değdiğini ifade ediyor. .

Kendi mahallesinde ortaya çıkıp tüm Ümraniye’ye yayılmaya başlayan Çınardibi dergisi, yok olmaya yüz tutmuş “mahalleli” kavramını korumaya çalışırken, çocukların sosyalleşmesi adınada önemli işler yapıyor.

Havlayan köpek ısırır mıydı?

Vizyona taze girmiş, başarılı bir Türk filmi var elimizin altında: Kara Köpekler Havlarken. İsmi pek çekici gelmese de kulağa, içinde sakladıklarını görmeye değer. Mehmet Bahadır Er filmin hem senaryosunu yazmış, bir de dayanamayıp (Maryna Gorbach’la birlikte) çekivermiş. Bu, Marmara Üniversitesi çıkışlı, pek çok kısa filmi de beğeniyle karşılanan genç yönetmenin ilk uzun metrajlı filmi. Ana … Devamını oku

2010’un ilk itirafı

İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti (AKB) Ajansı yönetiminin başarısız olduğuna dair ajans içerisinden ilk eleştiri, İl Kültür ve Turizm Müdürü Ahmet Emre Bilgili’den geldi. AKB Ajansı Yürütme Kurulu başkan vekilliğini de yürüten Bilgili “Devlet, yerel yönetimler ve sivil toplum kuruluşları olarak birlikte yönetimi başarmamız gerektiğini hep söyleriz. Ama 2010’da bunu gereği gibi başaramadık. Küçük sarsıntılar … Devamını oku

atv-Sabah’ta greve devam

Çalık Holding’e ait Turkuvaz Medya grubuna bağlı atv, Sabah gazetesi ve dergi çalışanı 10 gazeteci grev önlüklerini yeniden giydi.

Gazetecilerin geçen yıl 13 Şubat’ta başlattıkları grev 16 Temmuz’da mahkeme tarafından durdurulmuştu. Ancak Yargıtay 9’uncu Hukuk Dairesi’nin, yapılan itirazı yerinde görerek yerel mahkemenin kararını bozması ve yerel mahkemenin de bu bozma kararına uyması üzerine İstanbul Balmumcu’daki atv-Sabah binasına bugün (4 Mart 2010) yeniden “Bu işyerinde grev vardır” pankartı asıldı.

atv-Sabah grubunun TMSF’ye devredilmesi sonrasında sendikal örgütlülük çalışması yapan ve yetki çoğunluğuna da ulaşan gazeteciler işverenin tehditleriyle sendikadan istifa etmişti. Tahditlere aldırmayanlar ise çeşitli gerekçelerle işten çıkarılmıştı. Atılanların tümü açtıkları işe iade davasını da kazanmıştı.


Alkazar’da son matine

İstanbul ve Türkiye’nin en eski sinemalarından, Beyoğlu’nun sembol yapılarından Alkazarkapanıyor. İlk film gösterimini 1923’te yapan sinema, 28 Şubat Pazar günü gerçekleşecek son seansın ardından sessizliğe bürünecek. 1925’ten beri aynı ismi taşıyan Alkazar’ın müze ya da benzeri bir işlev üstlenmesi gündemde. Beyoğlu’nun sadece en eski değil, cephe süslemeleri ve heykelleriyle en güzel mimarilerinden birine sahip yapısının … Devamını oku

İstanbul’un toprağına yargı koruması

İstanbul Çevre Düzeni Planı’yla yapılaşmaya açılmak istenen yaklaşık 8.240 hektarlık tarım arazisinin yok edilmesine, İstanbul 6. İdare Mahkemesi “dur” dedi. İstanbul Toprak Koruma Kurulu, geçtiğimiz yıl kuruldaki ZMO (Ziraat Mühendisleri Odası) ve TEMA temsilcilerinin karşı oylarına rağmen, İstanbul Büyükçekmece, Küçükçekmece, Çatalca, Tuzla ve Şile ilçelerinde bulunan toplam 8.240 hektar arazinin, 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı … Devamını oku

“Dönüşüm” sırası Balat’ta!

İstanbul’daki kentsel dönüşüm projeleri, proje kapsamına alınan bölgelerin sakinlerini ayağa kaldırıyor. Şimdi de Fener-Balat-Ayvansaray kentsel dönüşüm projesini protesto eden Balat halkı, FEBAYDER (Fener Balat Yardımlaşma Derneği) öncülüğünde biraraya geldi. Daha önce UNESCO ve Avrupa Birliği projeleriyle koruma altına alınan semtte Sulukule’ye benzer bir yıkım hazırlığı bölge halkını endileşendiriyor.

FEBAYDER Başkanı Hasan Acar, Balat’ta gerçekleştirmesi planlanan kentsel dönüşüm projesi konusunda bazı gerçeklerin üstünün örtüldüğünü ı öne sürüyor. Eski bir Balatlı olan Beyhan Gürsoy ise kendisine ait iki binanın daha önce restore edildiğini, ancak Fatih Belediyesi’nin bu binaları da projeye dahil ettiğini söylüyor.

Fener-Balat halkı, Çalık Grubu tarafından hayata geçirilecek projeyle ilgili tüm yasal haklarını arayıp projeyi durdurucaklarından ya da kendi istekleri doğrultusunda değiştiriceklerinden emin gözüküyor.