Engelli kariyer

Galatasaray Rotaract Kulübü‘nünün öncülüğünde, 2 Nisan 2010’da gerçekleştirilen Engelliler Kariyer Günü, işverenle engellileri biraraya getirdi. Beşiktaş Belediyesi, Türkiye Omurilik Felçliler Derneği ve yenibiriş.com’un desteklediği etkinliğe 85 engelli ve 22 firma katıldı.

Beşiktaş Evlendirme Dairesi’nde HaberVsmikrofonuna konuşan Galatasaray Rotaract Kulübü Başkanı Fatih Taşkın, amaçlarının kariyer günü gibi organizasyonları çoğaltmak ve engellileri kariyer konusunda bilinçlendirmek olduğunun altını çiziyor.

Engelliler ise, gerçek engelin insanların zihinlerinde olduğunu ve kendilerine şans tanındığı takdirde her işi başarabileceklerini belirterek, kendilerine olanak verilmesini istiyorlar.

Kariyer Günü, işverenle doğrudan görüşme imkanı bulan engellilerin büyük bölümü için iş olanağı yaratmış görünüyor. Beşiktaş Belediyesi’nden gelen ilk bilgilere göre 15 engelli iş sahibi oldu. Ancak görüşmeler sürüyor ve sayı artıyor.

İskele cenneti Kınalıada

İstanbul Kınalıada’da inşaat izni alınmadan yapılan motor iskelesi, ada halkının karşı mücadelesine ve Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun durdurma kararına rağmen tamamlanma aşamasına geldi. Halk ve esnaf, yasal gereklilikler yerine getirilmeden inşa edilen bu iskeleye, yanlış yer seçildiği ve ada sahilini çirkinleştirdiği gerekçesiyle karşı çıkıyor.

Adalar Belediyesi dün yaptığı yazılı açıklamada, iskelenin yapıldığı alanın mülkiyetini elinde bulunduran İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB), inşaattan da sorumlu olduğunu iddia etti. İBB ise iznin, 2 Kasım 2009’da Adalar Belediyesi tarafından verildiği görüşünde.

Kınalıada’ya yeni bir iskele yapılması geçtiğimiz kış, İstanbul Deniz Otobüsleri A.Ş.’nin (İDO), Adalar’a yapılan vapur seferlerini azaltmasıyla gündeme geldi. İDO, ekonomik olmadığı gerekçesiyle, İstanbul’un Adalar’a en yakın iskelesi Bostancı’dan yapılan seferleri kaldırarak ulaşımı motorlar vasıtasıyla sağlamaya başladı.

Acil deniz, acil iskele!

Vapur seferlerlerinin iptal edilmesinden sonra, Bostancı ve Adalar arasındaki ulaşım Mavi Marmara Motorlu Taşıt Kooperatifi’nin tekneleri tarafından yürütülmeye başlandı.

Mavi Marmara, geçtiğimiz kış Büyükada, Heybeliada ve Burgazada’da kendi motorları için birer iskele inşa etti. Son olarak, Mart ayı başında Kınalıada iskelesinin yapımına başladı. Ancak sahil şeridi diğer üç adaya kıyasla çok daha dar ve bu daracık sahilde hali hazırda üç iskeleye sahip olan Kınalıada’da, inşaat tepkiyle karşılandı. (Diğer üç iskele: Vapur iskelesi, deniz otobüslerinin kullandığı İDO iskelesi ve balıkçılık kooperatifinin kullandığı yük iskelesi.)

Muhtar Şahin: “Gücümüz yetmedi”
İskele inşaatını durdurmak için yasal her türlü mücadeleyi yaptıklarını belirten Kınalıada Muhtarı Hüseyin Şahin, resmi kurumların ilgisizliğinden şikayetçi: “Son olarak 250 imzalı dilekçe verdik. Üç iskelenin bulunduğu bir yerde, bir dördüncüsünün yapılması istemedik. Ama gücümüz yetmedi. Kaldı ki diğer üç iskelenin de hâlâ ruhsatı yok.”


Adalar Belediyesi’ne göre Mavi Marmara bu iskeleleri, İstanbul Valiliği’nin Kasım 2002 tarihli genelgesine dayanarak inşa ediyor. “Kent içi ulaşım hizmetlerinde denizin payının acilen artırılması” hakkındaki bu genelge, “mevcut deniz coğrafyasından, bu alanda hizmet veren ve vermek isteyen girişimcilerin daha fazla ve etkin şekilde yararlanmasını sağlamak üzere” bir dizi uygulamayı duyuruyor. Buna göre girişimciler, “gerektiği taktirde, yasal prosedür uygulanmak suretiyle iskele de kurabiliyor”.

Çok suç, az belge

Ancak gelinen noktada görünen o ki, iskele inşası için gereken yasal prosedürün hemen hiç yerine getirilmemiş.

“Çakma Adalılar” sessiz

Kınalıada’daki kaçak iskele inşaatını ilk kez Hürriyetyazarı Gila Benmayorduyurmuştu. Benmayor 21 Mart tarihli yazısının sonunda şunları yazmıştı:

Bir çift lafım da “Çakma Adalılara”. Aralarında gazeteci, akademisyen, yazar, avukatların olduğu bazı ünlü isimlerin son dört, beş yıldan beri Adalar’a yerleştiklerini, yaz aylarını orada geçirdiklerini biliyorum.
Bu hoyratlıklara onlar ses çıkartmayacaksa kim çıkartacak?
Çocuklarımız günün birinde onlara “Adaları koruyamadınız” diye hesap sorarlarsa ne cevap verecekler?


Adalar Belediyesi’nin, iskele inşasına dair HaberVs ile paylaştığı tek belge, İBB’nin, iskele yerini Mavi Marmara’ya kiraladığını gösteren 6 Haziran 2009 tarihli sözleşme. (Bu sözleşme 21 Temmuz 2009’da yürürlüğe girmiş.) İskelenin yapıldığı alanın mülkiyeti İBB’ye ait olduğu için, nasıl değerlendirileceğine yönelik hakkı da ona ait.



Ancak Mavi Marmara’nın inşaat için ruhsat aldığına dair bir belge yok. Ayrıca bu ruhsat da yeterli değil. Çünkü Adalar sit alanı ve yapılacak her inşaat Bölge Koruma Kurulu’nun iznine bağlı. Kurula bir başvuru olmadığı gibi, 12 Mart’ta aldığı durdurma kararı da uygulanmamış.

Diğer taraftan İBB’nin dün yaptığı açıklamada “durumun 15 Mart 2010’da tespit edildiği, Adalar Belediyesi’ne bildirildiği ve 15 gün içerisinde yasal işlemlerin yapılmasının tebliğ edildiği” bilgisi yer alıyor. İBB’ye göre Adalar Belediyesi Başkanı Mustafa Farsakoğlu inşaat iznini, 2 Kasım 2009’da imzaladığı evrakla verdi.

Çınarın dibindeki hazine

İstanbul Ümraniye’de mahalle sakinlerinin çabalarıyla yayınlanan Çınardibi dergisi, üç yıldır kendi yağıyla kavruluyor. Özellikle çocukların katkısıyla hayat bulan dergi, “Yozlaşmaya karşı kültürü, yalnızlaşmaya karşı toplumsallaşmayı” amaç ediniyor. Dergi, bir grup gönüllünün bir araya gelmesiyle oluşan Çınardibi Kültür Merkezi çatısı altında yayınlanıyor. Mahalle inisiyatifi olarak çalışan Çınardibi Kültür Merkezi, dergi yayınının dışında kadınlara okuma yazma öğretmek, mahalle sakinlerini tiyatro ve sinemayla tanıştırmak, futbol, basketbol takımı kurmak, gitar, bağlama, ingilizce ve matematik kursları açmak gibi faaliyetlerde de bulunuyor. Kadınların toplum içindeki rolünün artırılması için çalışan dernek üyeleri, yola çıktıkları ilk zamanlarda önyargılarla karşılaştıklarını, çeşitli tepkiler aldıklarını, bazı öğretmenleri ve aileleri ikna etmek için çaba sarfettiklerini anlatıyorlar.

Derginin çıkış amacının kendini ifade etme kanalı bulamayan sıradan insanlar için bir platform yaratmak olduğunu belirten gönüllüler, çocukların konuya büyüklerden daha fazla ilgi gösterdiklerini söylüyor. Derginin editörü Devrim Boran, bu projeyi hayata geçirmeden önce çok yoğun çalıştıklarını, ancak çocukların katılımını ve havesini görmenin her türlü yorgunluğa değdiğini ifade ediyor. .

Kendi mahallesinde ortaya çıkıp tüm Ümraniye’ye yayılmaya başlayan Çınardibi dergisi, yok olmaya yüz tutmuş “mahalleli” kavramını korumaya çalışırken, çocukların sosyalleşmesi adınada önemli işler yapıyor.

atv-Sabah’ta greve devam

Çalık Holding’e ait Turkuvaz Medya grubuna bağlı atv, Sabah gazetesi ve dergi çalışanı 10 gazeteci grev önlüklerini yeniden giydi.

Gazetecilerin geçen yıl 13 Şubat’ta başlattıkları grev 16 Temmuz’da mahkeme tarafından durdurulmuştu. Ancak Yargıtay 9’uncu Hukuk Dairesi’nin, yapılan itirazı yerinde görerek yerel mahkemenin kararını bozması ve yerel mahkemenin de bu bozma kararına uyması üzerine İstanbul Balmumcu’daki atv-Sabah binasına bugün (4 Mart 2010) yeniden “Bu işyerinde grev vardır” pankartı asıldı.

atv-Sabah grubunun TMSF’ye devredilmesi sonrasında sendikal örgütlülük çalışması yapan ve yetki çoğunluğuna da ulaşan gazeteciler işverenin tehditleriyle sendikadan istifa etmişti. Tahditlere aldırmayanlar ise çeşitli gerekçelerle işten çıkarılmıştı. Atılanların tümü açtıkları işe iade davasını da kazanmıştı.


“Dönüşüm” sırası Balat’ta!

İstanbul’daki kentsel dönüşüm projeleri, proje kapsamına alınan bölgelerin sakinlerini ayağa kaldırıyor. Şimdi de Fener-Balat-Ayvansaray kentsel dönüşüm projesini protesto eden Balat halkı, FEBAYDER (Fener Balat Yardımlaşma Derneği) öncülüğünde biraraya geldi. Daha önce UNESCO ve Avrupa Birliği projeleriyle koruma altına alınan semtte Sulukule’ye benzer bir yıkım hazırlığı bölge halkını endileşendiriyor.

FEBAYDER Başkanı Hasan Acar, Balat’ta gerçekleştirmesi planlanan kentsel dönüşüm projesi konusunda bazı gerçeklerin üstünün örtüldüğünü ı öne sürüyor. Eski bir Balatlı olan Beyhan Gürsoy ise kendisine ait iki binanın daha önce restore edildiğini, ancak Fatih Belediyesi’nin bu binaları da projeye dahil ettiğini söylüyor.

Fener-Balat halkı, Çalık Grubu tarafından hayata geçirilecek projeyle ilgili tüm yasal haklarını arayıp projeyi durdurucaklarından ya da kendi istekleri doğrultusunda değiştiriceklerinden emin gözüküyor.

İstanbul’un ikinci modası


İstanbul Tekstil Konfeksiyon ve İhracatçılar Birliği (İTKİB) ve Moda Tasarımcıları Derneği tarafından ikincisi düzenlenen İstanbul Fashion Week (IFW) bugün santralistanbul’da başladı. Dünya Moda Haftaları takvimi ve anlayışı paralelinde gerçekleştirilecek etkinlik, Türk tekstil ve moda sektörünü biraraya getiriyor.

İlki Ağustos 2009 yapılan İFW, gördüğü yoğun ilgi üzerine aradan bir yıl bile geçmeden tekrar düzenlendi. Dört gün boyunca devam edecek olan İFW’nin açılışını Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanı Zafer Çağlayan ve Hollywood’un ünlü aktristi Meg Ryan gerçekleştirdi. Basının yoğun ilgisine maruz kalan Meg Ryan, İstanbul’da olmaktan duyduğu mutluluğu dile getirerek Zafer Çağlayan’la birlikte açılış kurdelesini kesti.

“Türk modasının ve tekstilinin dünyada yaratacağı farkındalık sayesinde ülkemizin tanıtımına, dolayısı ile ekonomisine de büyük katkı sağlayan Istanbul Fashion Week’e desteğimi sürdüreceğim” diyen Çağlayan, İstanbul’un çok önemli bir etkinliğe sahne olduğunu belirtti. Bu yıl da IFW ile tüm dünyanın dikkatini çekmek istediklerini ve bir hafta boyunca sürecek etkinliklerle koymuş oldukları hedefe kısa sürede ulaşacaklarını söyledi.

Türk hazır giyim markaları ve moda tasarımcıları 2010-2011 Sanbahar-Kış koleksiyonlarını ünlü mankenler eşliğinde dört gün boyunca santralistanbul’da sergilemeye devam edecek.

Haber:
Kamera: Niso Esim, Mert Oynargül

Dikkat! Hayvan çıkabilir

HAYDODER (Her Şey Hayvan Dostlarımız İçin Derneği) ilk etkinliğini 31 Ocak Pazar günü, Kadıköy Rıhtım meydanında gerçekleştirdi. Yaklaşık 150 hayvansever, el ele tutuşarak temsili tel örgü yaptılar. Derneğin kurucu üyelerinden Aytek Felah ve Dernek Başkanı Sevilay Bilgin Akyürek otoyoldaki hayvan ölümlerinin engellenmesine yönelik bir basın açıklaması yaptı.

HaberVs, 26 Ekim 2009’da yayınladığı haberde otoyoldaki hayvan ölümlerine dikkat çekmiş, konuyla ilgili kurum ve kişilerin görüşlerini almıştı (). HAYDODER o günlerde, Facebook’ta örgütlenmeye çalışan bir gruptu ve “Otoyoldaki Hayvan Ölümlerine Karşı Çözüm… Hedef 1 Milyon İmza” ismini taşıyordu.

Ocak 2010’da grubun üye sayısı 120 bine ulaştı. Sayılarının 100 bine ulaşması durumunda grubun meydanlara çıkacağını dile getiren Aytek Felah, grup üyelerinin bir dernek çatısı altında toplanmasını sağladı ve Kadıköy’deki etkinlik, derneğin halka açık ilk toplantısı oldu.

Haber: Niso Esim
Kamera: Mert Oynargül

‘İnsan uyur, yarasa uyumaz’

HaberVs muhabirleri, 10 Kasım 2009’da Havran’da binlerce yıldır yaşadıkları mağaradan kovulan yarasaların peşindeydi. O gün, tıpkı araştırma için bölgeye giden Boğaziçi Üniversitesi’den bilim adamları adamları gibi, mağaraya girişlerine izin verilmedi.

Muhabirlerimiz Havran’da, yörenin önde gelen zeytin yetiştiricilerinden Murat Narin’le görüştü. Narin, bilim adamları henüz mahkeme kararıyla DSİ’nin inşa ettiği mağaraya girmemişken, Havran Barajı ve bölgedeki yarasa kolonisinin akıbetiyle ilgili endişelerini dile getirmişti.

Narin’e göre zeytin zararlılarıyla beslenen yasaların varlığı, barajdan çok daha önemliydi. Her yönüyle tartışmalı gördüğü barajın, çevre raporları dikkate alınmadan planlanmış ve bölge halkına uzun vadede maddi yük getirecek bir yatırım olduğunu savunuyordu.

Zeytin tarımı, Havran ve çevre ekonomisinin yaklaşık yüzde 70 oran ile en büyük girdisini oluşturuyor. Murat Narin, bu tabloda yarasaların yerini şu sözlerle anlatıyor:

İnsanlar uyurken, yarasalar uyumuyor. Gün batımından, gün doğmununa kadar bölgenin ekonomik gücünün ortaya çıkması için çalışıyor.”

Yarasaların yaşadığı İnboğazı Mağara’nın kapatılmasını ise “vahşet” diye tanımlıyordu:

“Havran Barajı, Türkiye’nin en büyük ikinci yarasa kolonisininin yaşam alanını sular altında burakacak. Siz aynı mağarayı gelişmiş teknolojiye rağmen insan eliyle yapabilme şansına sahip değilsiniz. Yapamadığınız mağarayı hangi hakla yok ediyorsunuz?”