“Yazı yazmak kutsal bir şey değil”

Haber: İşvecan Nur Özeninozen@medyakronik.comKameraman: Erdem Özüer Ahmet Ümit kimdir? Polisiye romanın tanınan isimlerinden Ahmet Ümit, 1960 yılında yedi kardeşin en küçüğü olarak Gaziantep’te dünyaya geldi. İlk ve orta öğrenimini burada tamamladıktan sonra 1978 yılında İstanbul’a gelerek Marmara Üniversitesi Kamu Yönetimi’nden mezun oldu. 1985–1986 yıllarında Moskova’da Sosyal Bilimler Akademisi’nde eğitim aldı. Ahmet Ümit’in yayımlanan ilk kitabı … Devamını oku

Umuda müzikle yolculuk


Batman’da ölen babasından kırık curası yadigâr kalmış. Önder Karabulut’un müziğe ilgisi işte böyle başlamış. Batman’da hayat çok zormuş. 9 yaşında kalabalık ailesiyle geldiği İstanbul’da çöp toplamaya kadar yapmadığı iş kalmamış. Şimdi Maslak’ta bir restoranda part-time garsonluk yapıyor. Ama müzik hayattaki tek amacı. Önder Karabulut gitar çalıyor, besteler yapıyor. Hatta İngilizce bestelerini geliştirmek için kursa gidiyor. Ve umutla günlerden bir gün keşfedilmeyi bekliyor.

Erdem Özüer
eozuer@medyakronik.com
Kameraman: İşvecan Nur Özen

Mezardaki cerrahlar

Bir ameliyatta kullanacağı aletleri hazırlarken, ertesi gün ameliyat olacak hasta geliyor yanına. Aletleri göstererek;
“Bunlarla mı ameliyat olacağım ben” diye soruyor.
O dönmede henüz uzmanlık eğitimi görmekte olan, Prof. Dr. Erdoğan Yalav
“Beğenmedin mi” karşılığını veriyor. Hasta,
“Ben bu aletlerin aynısını mezarlardan çıkartıyorum da, ondan şaşırdım” karşılığını veriyor.

Bugün 78 yaşındaki Erdoğan Yalav’ın, antik cerrahi aletleriyle tanışması 1955 yılındaki bu olayla gerçekleşiyor. “Köylü farkındaydı, nerden öğrenmişti bilmiyorum ama bizde, arkeoloji müzeleri çevresinde bile bu aletlerin ne olduğunu bilen yoktu” diyor deneyimli cerrah. Yalav’ın bu aletleri tanımasına, bir başka cerrah, 1907 yılında bu konudaki tek kaynağı kaleme alan John Stewart Milne, Surgıcal Instruments In Greek And Roman Tımes (Yunan ve Roma Devirlerinde Cerrahi Aletler) eseriyle yardımcı oluyor.

Prof. Dr. Erdoğan Yalav, o tarihten bugüne antik dünyanın kullandığı tıp aletlerini topluyor. Türkiye’nin bu konuda belki de en büyük ve özgün koleksiyonuna sahip. Kulak sondalarından, ilaç ölçeklerine, cerrahi aletlerden bakım setlerine yüzlerce buluntu var bu koleksiyonda. Yalav, Kültür Bakanlığı’na tarafından verilen koleksiyoner belgesine sahip. Eserlerin hepsi müze uzmanlarınca kayda alınıyor.

İşte bu özgün koleksiyon, ilk kez, Yalav’ın mensubu olduğu Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesi’nin sanat galerisinde görücüye çıktı. “Tanrısal Gücün Elçileri: Antik Çağ’da Tıp Aletleri Sergisi”, Tunç Devri ve Roma Dönemi’ne ait 200’ün üzerinde eseri kapsıyor.

Sergi, İstanbul Nişantaşı’ndaki hastanenin sergi salonunda, pazar günü hariç 11:00-19:00 saatleri arasında, 30 Mayıs’a kadar görülebilir.

Sebu Akman-Haldun Ülkü

Türkiye’nin ‘telekom devi’nden dünyanın en pahalı interneti…

Güventürk Görgülü Türkiye’nin geniş bant internet erişimi maliyetinde dünyanın en pahalı ikinci ülkesi olduğu açıklandı. Geçtiğimiz günlerde rekor kar açıklayan ve Özelleştirme İdaresi tarafından halka arz edilen Türk Telekom’un rekor düzeydeki karlılığının sırrı da böylece ortaya çıkmış oldu. Merkezi ABD’de Washington’da bulunan bağımsız bir eğitim ve araştırma kuruluşu olan Information Technology and İnnovation Faundation (Bilgi … Devamını oku

İstanbul halkı valisinden de tedbirinden de çok memnun!

Özgecan Okay İnternet sitesinden sürdürülmekte olan imza kampanyasına şimdiye dek 23 bin 102 kişi imza verdi. İmzacıların talebi 1 Mayıs’ı “geçen yıl olduğu gibi bu yıl da bütün İstanbul halkı için işkenceye dönüştüren Vali Muammer Güler’in istifa etmesi”.İmzacılar arasında Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP), Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Türkiye Komünist Partisi (TKP), İşçi Partisi gibi … Devamını oku

Medyada “erkek sorunu” yaşanıyor

Duygu Ertürk Kadınların Medya İzleme Grubu MEDİZ’in İstanbul Bilgi Üniversitesi Dolapdere Yerleşkesi’nde düzenlediği “Medyada Cinsiyetçiliğe Son!” Kampanyası kapsamında düzenlenen konferansta medya sektöründe işbölümü ve cinsiyetçilik, yatay ve dikey ayrımcılık, cam tavanlar, karar organlarında kadınların/kadın kotasının yokluğu, cinsel taciz konuları tartışıldı. Konuşmacılar arasında yer alan Hürriyet Gazetesi Okur Temsilcisi Temuçin Tüzecan dünyaya hakim olan “erkek sorunu” … Devamını oku

Feldkamp: “İşime müdahale edildi” Polat: “Feldkamp izin verdi”

Gökhan Tan). Bu röportaj metninin başlığında da yer aldığı gibi “İşime karışıldı, ben de bıraktım” diyor teknik adam. İstifanın ardından, gerek Feldkamp ve gerek Galatasaray yönetimi “fikir ayrılığı” dışında bir gerekçe beyan etmemişti. İşte 5 Nisan’dan sonra gelen bugünkü ilk “açıklamalar” da, gerçekte o zaman söylenenden başka bir şey söylemiyor. Teknik direktör “İşime karışıldı, rahatsız … Devamını oku

Kuzguncuk’ta dünya limanı

Haber:

Senih Onur, daha altı yaşındayken Kuzguncuk’taki yalılarından gemileri izlermiş ve evlerinin duvarlarına resimlerini çizmeye çalışırmış. 1940’lı yıllarda çok az ailenin sahip olduğu fotoğraf makinesi ile gemilerin fotoğraflarını çekmeye başlamış. Onur, küçük yaşlarda kaptan olmak istemiş ama gemi alım satımlarında görev alan babası ve hayli disiplinli, ev hanımı annesi onun okumasını istemiş. Ailesinin sözünü dinlemiş; Fransız okullarında öğrenim görmüş ama yine de gemilerden vazgeçememiş.

Zamanla İstanbul Boğazı’ndan geçen gemiler Onur’a yetmemiş. Dünya gemilerine ait birçok fotoğrafı sahaflardan bulamayacağını anlayınca da daha fazla gemi fotoğrafı elde edebilmek için yurt dışındaki birçok limanla irtibata geçmiş. İstanbul’da kendisi gibi gemi meraklısı pek bulamamış ama yurt dışında onun bu merakına karşılık veren çok kişiyle karşılaşmış. Öyle ki Fransa’nın Marsilya şehrinde kendisi gibi gemilere meraklı bir fotoğrafçı bulmuş ve kendisine düzenli olarak gemi fotoğrafı göndermesini sağlamış. Daha da ileri giderek ciddi şirketlerin fotoğrafçılarıyla gizli anlaşmalar yapmış ve özel gemi fotoğraflarının kendisi için çekilmesini istemiş.

Birçok ülkeden gemi fotoğrafı akışı sağlayan Onur, zamanla bu konuda dünyanın sayılı koleksiyoncularından biri olmuş.Fakat Senih Onur’un koleksiyonu sadece gemi fotoğraflarıyla sınırlı kalmamış. “Ben güzel olan her şeye aşığım” diyen Onur’un bir de 19. yüzyıldan kalma nü fotoğraf koleksiyonu bulunuyor. Ama gemiler onda çok daha farklı bir heyecan barındırıyor. Gemilerden bahsederken küçük bir çocuk gibi gözlerinin içi gülüyor. Türkiye’de gençlerin gemi fotoğraflarına ilgi göstermemesine ise üzüntü duyuyor.

Onur’un Kuzguncuk’taki yalısının her köşesinde gemi fotoğrafı var. Hangi dolabı, sandığı açsa içinden sayısını bilemediği gemi fotoğrafları çıkıyor. 1930’lardan günümüz gemilerine kadar geniş fotoğraf arşivine sahip olan Onur, gemi severlerin ilgi odağı olabilecek bir isim.