Hiperaktif cehalet




Yaş ve gelişim düzeyine uygun olmayan aşırı hareketlilik, istekleri erteleyememe ve dikkat sorunlarıyla kendini gösteren psikiyatrik rahatsızlık “dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu” olarak isimlendiriliyor. Bu rahatsızlığı yaşayan çocuk, normal ya da normalin üstünde zekaya sahip olmasına rağmen okulda başarısızlıkla karşılaşabiliyor. Aşırı hareketli olduğu için sınıfta oturmakta, sırasını beklemekte zorlanıyor, dikkatleri dağınık olduğu için uzun süre çalışamıyor. Dahası, dağılan dikkatiyle arkadaşlarının dikkatini dağıtabiliyor ve bu nedenle öğretmen ya da veliler tarafından, diğer öğrencilerin eğitimine engel gibi algılanabiliyor.

“Öğretmenler bilgisiz”

Ankara’da yaşayan ve bu rahatsızlığa sahip ortaokul ikinci sınıfta okuyan bir çocuğu olan Serpil Dardağan, oğlu için hem psikolog, hem de psikiyatrdan destek almalarına rağmen öğretmenlerin duyarsızlığı ve bilgisizliğinden yakınıyor: “Çoğu bu hastalığın ne olduğunu bile bilmiyor. Bu çocukların toplam konsantrasyon süresi 10-12 dakika. Onlarla özel olarak ilgilenilmeli, örneğin en ön sıraya oturtulmalı. Açıkçası öğretmenler bu öğrencilerle uğraşmak istemiyor.”

İsmini vermek istemeyen İstanbullu bir veli “Çocuğumun öğretmenine bu rahatsızlığını anlatana kadar ne olduğunu bilmiyordu” diyerek Serpil Dardağan’ın şikayetini paylaşıyor: “Hastalığın çok fazla çeşidi var. Örneğin, benim çocuğum çok fazla içine kapanık ve çekingen. Otoritenin olduğu yerde çocuk daha fazla çekingen oluyor. Dersler zorlaştıkça, notlarda düşüş başlıyor. Dolayısıyla derslerde kaynayıp gidiyor, fark edilmiyor. Öğretmenler bu konuda çok yetersiz.”

“Öğretmenden önce, sistem sorgulanmalı”

Pedagog Sevil Gümüş bu yetersizliği öğretmenlerin eğitimine bağlıyor: “Üniversitede özel eğitim ya da çocuk psikolojisi alanında bir ders almıyorlar. Mezun olduktan sonra bir kurs zorunlu tutulmuyor. Bilgileri olmadığı için, hiperaktif öğrencileri ‘problem çocuk’ olarak görüyorlar. Gümüş’e göre çözüm, sistemin eğitmediği öğretmenin kendilerini eğitmesiyle sağlanabilir: “Bu çocukların özelliklerini, derslere ilgisini nasıl artırabileceğini öğrenir ve sınıfta uygulayabilirler. Kuralcı olmak yerine, yaratıcı olmalı, sorunlu öğrencilerin dikkatini toplayacağı şekilde konuları anlatmalı ve sınıfı düzenlemeliler. Birdenbire yüklemek yerine, verilen görevleri parçalara bölmeliler. Planlı çalışma alışkanlığını geliştirmek için yapacaklarının yazılı şekilde çocuklara vermeliler. Örneğin ‘yarın şu kitapları çantana koy’ gibi. Ve olumlu davranışları mutlaka ödüllendirmeliler.”

Metin Sabancı Rehabilitasyon Merkezi’nde, özel öğrenme güçlüğü yaşayan çocuklara eğitmenlik yapan Süreyya Tuğ’a göre, çocuğun nerede problem yaşadığını öğrendikten sonra eğitime başlamak gerekiyor. Tuğ “Sınıf öğretmenlerini yargılamak aslında çok doğru değil. Eğitim sisteminin yapılandırılmasında bir sorun var. Öğretmen adaylarına bu konuyla ilgili herhangi bir ders verilmiyor. Marmara Üniversitesi henüz başladı.” Tuğ’a göre, “her çocuğun tek ve özel olduğu düşünülüp, buna göre hareket edilmeli. Eğitim de kişiye göre programlanmalı.”

Diğer velilerin baskısı

Serpil Dardağan’ın dikkat çektiği bir başka konu da diğer velilerden gelen baskı: “Çocuğum kendi dikkati dağılınca, elinde olmadan diğer çocukların da dikkatini dağıtıyor. Veliler bu tür çocukların okullarda barınmaması için çalışmalar yapıyorlar. Benim çocuğum özel okulda olmasına rağmen yaşıyorum ben bu sorunu.”

Velilerin tepkisi, okul yönetimine de bir kalkan oluşturuyor. Okul “Rahatsız öğrencilere vakit ayıracağıma, diğer çocukların Ortaöğretim Kurumları Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sınavı (OKS) hazırlığına yoğurlaşırım’ diyebiliyor. Üstelik sorun sadece okulda değil, öğrencileri OKS’ye hazırlayan dersanelerde de yaşanıyor. Bir veli, zeki bir öğrenci olarak nitelenen çocuğunun deneme sınavlarında başarısız olması üzerine, dersane yönetimden tek başına sınav yapmalarını talep etmiş: “Yan sıradaki bir kalemin yere düşmesi bile dikkatinin dağılmasına sebep oluyordu. Oysa tek başına girdiği sınavlarda çok daha başarılı oldu” diyor.

DEHB Başkanı Cıngır: “Öğretmenler eğitimden kaçıyor”

Ankara’da bulunan Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu Derneği (DEHB) Başkanı Haluk Nezih Cıngır, Türkiye’de hiperaktif çocuklarla ilgili tek dernek olmalarına dikkat çekiyor. Buna rağmen: “Ankara’daki rehber öğretmenlere yönelik 1300 kişiyle başladığımız eğitimi, yaklaşık 800 öğretmen devam ettirdi. Aynı eğitimi Alanya’da yaptık ama 120 kadar öğretmen geldi. İşte bunlar gerçek öğretmenler” diyor. Konuyla ilgili, “720 Dakika Dikkatinizden Kaçmasın” başklıklı filmin tüm okullarda gösterileceğini belirtiyor.

“Hiperaktif cehalet” üzerine 2 yorum

  1. iYİ Kİ ANKARADASINIZ VE SİZE ÇOK İHTİYACIM VAR. REHBER ÖĞRETMENİM. DEHB' Lİ BİR ÖĞRENCİMLE İLGİLİ OLARAK KENDİMİ ÇARESİZ HİSSEDİYORUM. BU KONUDA DERNEĞİNİZDEN YARARLANMAK İSTERİM. SAYGILARIMLA

Yorumlar kapalı.