Terörist değil, anarşist sözlük

İnci Sözlük son zamanlar adını sıkça duyduğumuz yeni bir yapılanma. İnternet yasakları, ekşi sözlük ve ünlüler arasındaki atışmalar devam ederken, onlar da bu sistem içinde farklı bir ses olmayı başardı. Diğer sözlüklerle karşılaştırdığımızda onlar çok daha farklı bir konumda. Çünkü hiç bir kural tanımıyorlar. Radyo programlarını mail yağmuruna tutuyorlar, televizyon programlarına bağlanıp sunucuları işletiyorlar, anketler … Devamını oku

Bihter Behlül aşkı ne olacak?

Televizyon dizilerinin son furyasını romandan uyarlananlar oluşturuyor. Şimdiye kadar pek çok roman senaryolaştırılıp seyircilerin beğenisine sunuldu. Hatta son zamanlarda en çok konuşulan diziler de bu grubun içinde. Kimileri uyarlama dizilerle romanların katledildiğini düşünürken kimisi de bu diziler sayesinde edebiyat eserlerinin daha çok tanınacağını düşünüyor. Ancak kitapçılarda, “Aaa Aşk-ı Memnu’nun kitabı çıkmış” gibi cümleler kurulduğuna şahit … Devamını oku

Medyanın ırkçılıkla imtihanı

Habervesaire Sosyal Değişim Derneği’nin; Açık Toplum Vakfı, Global Dialogue ve Hollanda’nın İstanbul Başkonsolosluğu’nun desteğiyle yaptığı “Ulusal Basında Nefret Suçları – 10 Yıl, 10 Örnek” başlıklı araştırması rapor olarak sunuldu. Sosyal Değişim Derneği Yönetim Kurulu üyesi ve Proje Eş Koordinatörü Cengiz Algan Türkiye’de yayımlanan 39 gazete içinden, tiraj ve temsil nitelikleri dikkate alınarak 20’sinin seçildiğini belirterek, … Devamını oku

Margaret Moth

“Somali’deki doğum günlerimizi, Irak’daki gündoğumlarını, Tibet’in zirvelerini, Kongo Nehri’nde yüzüşümüzü ve Champs-Elysées’de paten yaptığımız zamanları düşününce hâlâ gülümsüyoruz. Gülüşlerimiz, sıradışı hayatlarımızdan geriye kalan anılarımızı, kameranın arkasında yaşadığımız hayatın en samimi anlarını yansıtıyor.”

CNN Internationalkameramanı Cynde Strand, 21 Mart’ta ölen meslektaşı Margaret Moth’un ardından www.cnn.com’da bunları yazıyordu. Sadece CNN’deki çalışma arkadaşları değil, dünyanın saygın haber kuruluşlarında çalışan birçok gazeteci, Afganistan’dan Bosna’ya, Irak’tan Gürcistan’a omuz omuza görev yaptıkları Moth’u yazılarıyla uğurladı. Özellikle de kadınlar… Ülkesinin ilk kadın haber kameramanı olan Moth, erkeklerin egemen olduğu bir alanda hemcinslerin neferi olmuştu. Savaş muhabirlerinin, daima saçlarına uyumlu siyah makyajı ve giysileriyle hatırladığı bu güzel kadın, silahların gölgesinde de olsa güçlü duruşundan ödün vermemişti.

Moth’la birlikte kadın haberciler idollerini, İstanbullular ise bir “hemşeri”sini kaybetti. Hayatının son yıllarını CNN’in bölge ofisinde görev yaptığı İstanbul’da geçiren Moth bu kente, öldükten sonra küllerinin getirilmesini isteyecek kadar bağlıydı.

1951’de Yeni Zelanda doğumlu Moth, yaşam tarzına erken yaşlarda karar vermiş gibiydi. İlk kamerasını sekiz yaşında edindi. Gerçek adı Margaret Wilson’dı. “Evlenene kadar babamın ismini, evlendikten sonra da kocamın ismini taşıyorum. Neden kendi adım olmasın” diyerek soyadını Moth olarak değiştirdi (bu ismi, paraşütle atladığı Tiger Moth modeli uçaktan esinlenerek almıştı). Ama aile yaşantısına hiçbir zaman ilgi duymadı, evlenmedi. Kendini, dünyanın zor coğrafyalarında görev yapan şanslı azınlık içinde görüyordu: “Milyoner bile olabilirsiniz, ancak yine de bizim gittiğimiz yerlere gidemezsiniz” diyordu kendisiyle yapılan bir söyleşide. 1983’te Amerika’ya geldi ve 1990 yılında CNN’e geçene kadar Teksas’daki KHOU’da (Amerikan CBSTelevizyonu’nun Houston’daki iştiraki) çalıştı.

Margaret Moth, Lübnan’dan Güney Afrika’ya kadar dünyanın pek çok yerinde yaşanan savaşlarda gönüllü olarak görev yaptı. Koyu siyah saçı ve makyajı, bazen beraber uyuduğu postalları ve her zaman siyah giyinmesi ile kendine has bir stili vardı. Hangi şartlar altında olursa olsun her sabah erken kalkıp saçını, makyajını düzeltmesi ve kilosundan her zaman şikayetçi olması da, güçlü görüntüsü altında aslında bir kadın olduğu gerçeğindendi.

Gürcistan Savaşı’nda birlikte çalıştığı CNNmuhabiri Stefan Kotsonis, Moth’u şöyle anıyor: “Eylemleri izliyorduk. Daha sonra yönetimi devirmek isteyen silahlı göstericiler halkın üzerine ateş etmeye başladı. Ben bu sırada otele gittim. Bir süre sonra bütün muhabirler de otele döndüler. Birine neler olduğunu sorunca aldığım yanıt, ‘Ateş başlayınca hepimiz arabaların arkasına geçip saklanmaya çalıştık. Kameramla beraber eğilmiş otururken birden üstümde bir gölge gördüm. Kafamı kaldırıp baktığımda Margaret ayağa kalkmış, gayet sakin ve korkusuzca silahlı adamları çekiyordu’ oldu. Muhabir bunları anlatırken elleri titriyordu”.

Hayatını değiştiren olay ise 23 Temmuz 1992’de Saraybosna’da yaşandı. Onu ve iş arkadaşlarını taşıyan, üzerinde büyük harflarle “TV” yazan haber aracı bir keskin nişancının hedefi oldu. Moth çenesinden vuruldu. Çenesini, dişlerini ve dilinin bir kısmını kaybetti. İleride o günü şöyle anlatacaktı, “O anda sakin olmam ve bilincimi kaybetmemem gerekiyordu. Eğer bilincimi kaybedersem nefes almayı bırakacaktım, bunu biliyordum.” Amerika’ya dönüp, hastaneye yattığında kendisini ziyarete gelen arkadaşları, yüzünün tamamı bandajlı olan Margaret’ın tanınmayacak halde olduğunu söylüyorlar. Bandajlar ve yaraları yüzünden konuşamayan Moth arkadaşları ile yazışarak anlaşıyordu. Sorduğu sorulardan biri de “Do I look like a monster” (canavara mı benziyorum) idi. Saraybosna’da geçirdiği ilk ameliyatlarda hepatit C kapmıştı. Ancak bundan da kurtulmayı başardı. Bir düzineden fazla ameliyattan sonra CNN’in karşı çıkmasına rağmen 1994’te Saraybosna’ya kendi isteğiyle döndü. Kendisi için endişelenen arkadaşları ise onun ne kadar mutlu olduğunu görüce endişelerini bir kenara bırakmak zorunda kaldılar.

Yıllar sonra “Seni vuran keskin nişancı ile karşılaşırsan ne yapardın” diye sorulduğunda cevabı, “Sanırım sadece beni görüp mü vurdu yoksa rastgele açılan bir ateşte mi vuruldum diye merak eder ve bunu sorardım. Sinirlenmezdim. Çünkü savaşan iki taraf arasına girdiğinizde bunun sonucunda da olanları kabul etmeniz gerekir. Sonuçta biz onların savaşının ortasına girdik ve bu yüzden onları suçlayamam” oldu. Hayatının son yıllarına kadar o savaşların ortasına girmekten vazgeçmedi.

Üç yıl önce kolon kanseri olduğunu öğrendi. Ancak hayata duruşu kadar, hastalığa duruşu da sağlamdı. CNN muhabirleri Christiane Amanpour ve Joe Duran’ın da söylediği gibi hayatını dolu dolu yaşamıştı ve yaşadığı hiçbirşey için pişmanlık duymamıştı. Arkadaşlarının korkusuz olarak tanımladığı Margaret, cesareti ve işine olan aşkı sayesinde Indira Ghandi’nin ölümünden, Körfez Savaşı’na kadar pek çok tarihi olayı takip etme şansını yakaladı.

Moth’un İstanbul’daki görevini devralan Joe Duran, meslektaşı ve 20 yıllık arkadaşını “Margareth tarihin bir parçası olmak istedi ve bunu başardı” sözleriyle anıyor.

HaberVs, kamerasıyla yakın tarihin en büyük insanlık dramlarına tanıklık eden Margareth Moth’u hatırlayan Türkiye’deki tek yayın organı oldu. CNNİstanbul muhabiri Joe Duran’la, Moth’un Yeniköy’deki evinde bir araya geldi. Moth’un görüntülerini HaberVsile paylaşan CNN International’a ve Moth’un evini ilk kez bize açan Joe Duran’a teşekkür ediyoruz.

Çınarın dibindeki hazine

İstanbul Ümraniye’de mahalle sakinlerinin çabalarıyla yayınlanan Çınardibi dergisi, üç yıldır kendi yağıyla kavruluyor. Özellikle çocukların katkısıyla hayat bulan dergi, “Yozlaşmaya karşı kültürü, yalnızlaşmaya karşı toplumsallaşmayı” amaç ediniyor. Dergi, bir grup gönüllünün bir araya gelmesiyle oluşan Çınardibi Kültür Merkezi çatısı altında yayınlanıyor. Mahalle inisiyatifi olarak çalışan Çınardibi Kültür Merkezi, dergi yayınının dışında kadınlara okuma yazma öğretmek, mahalle sakinlerini tiyatro ve sinemayla tanıştırmak, futbol, basketbol takımı kurmak, gitar, bağlama, ingilizce ve matematik kursları açmak gibi faaliyetlerde de bulunuyor. Kadınların toplum içindeki rolünün artırılması için çalışan dernek üyeleri, yola çıktıkları ilk zamanlarda önyargılarla karşılaştıklarını, çeşitli tepkiler aldıklarını, bazı öğretmenleri ve aileleri ikna etmek için çaba sarfettiklerini anlatıyorlar.

Derginin çıkış amacının kendini ifade etme kanalı bulamayan sıradan insanlar için bir platform yaratmak olduğunu belirten gönüllüler, çocukların konuya büyüklerden daha fazla ilgi gösterdiklerini söylüyor. Derginin editörü Devrim Boran, bu projeyi hayata geçirmeden önce çok yoğun çalıştıklarını, ancak çocukların katılımını ve havesini görmenin her türlü yorgunluğa değdiğini ifade ediyor. .

Kendi mahallesinde ortaya çıkıp tüm Ümraniye’ye yayılmaya başlayan Çınardibi dergisi, yok olmaya yüz tutmuş “mahalleli” kavramını korumaya çalışırken, çocukların sosyalleşmesi adınada önemli işler yapıyor.

atv-Sabah’ta greve devam

Çalık Holding’e ait Turkuvaz Medya grubuna bağlı atv, Sabah gazetesi ve dergi çalışanı 10 gazeteci grev önlüklerini yeniden giydi.

Gazetecilerin geçen yıl 13 Şubat’ta başlattıkları grev 16 Temmuz’da mahkeme tarafından durdurulmuştu. Ancak Yargıtay 9’uncu Hukuk Dairesi’nin, yapılan itirazı yerinde görerek yerel mahkemenin kararını bozması ve yerel mahkemenin de bu bozma kararına uyması üzerine İstanbul Balmumcu’daki atv-Sabah binasına bugün (4 Mart 2010) yeniden “Bu işyerinde grev vardır” pankartı asıldı.

atv-Sabah grubunun TMSF’ye devredilmesi sonrasında sendikal örgütlülük çalışması yapan ve yetki çoğunluğuna da ulaşan gazeteciler işverenin tehditleriyle sendikadan istifa etmişti. Tahditlere aldırmayanlar ise çeşitli gerekçelerle işten çıkarılmıştı. Atılanların tümü açtıkları işe iade davasını da kazanmıştı.


Çok mu şeffaflaştık yoksa baskı mı var?

iktidar tarafından Aydın Doğan’a böyle bir liste gittiğini anlatıyordu. Coşkun’un söylediğine göre verilen listede yazarların iktidarı destekleme oranları dahi yüzdeler halinde belirtiliyordu. İktidarın ve Başbakan Erdoğan’ın gazetelere ve gazete patronlarına yalnızca kürsüden yapılan konuşmalarla sınırlı bir etkide bulunup bulunmadığı elbette önümüzdeki yıllarda enine boyuna konuşulacak, tanıklar ve belgelerle yazılıp çizilecek. 2002 sonrasında medya mülkiyetinin yeni … Devamını oku

Borçlarımız mı? Alın!

Yunan aktivistler, Alman Focusdergisinin Yunanistan’daki mali krizi ve Avrupa Birliği’nden aldığı mali desteği hicveden kapağına yine aynı yöntemle cevap verdi. Focus, üretmeden tüketen Yunan halkını illüstre etmek için Yunanistan’ın kültür mirasından faydalanmıştı. Selanik’te yayınlanan O TOΠOE MOY (Memleketim) dergisi de kapağını aynı temayla tasarladı. Haftalık 700 binlik tiraja sahip Almanya’nın üçüncü büyük haber dergisi Focus, … Devamını oku

Medyanın güvencesi toplumdaki çoğulculuktur

İstanbul Bilgi Üniversitesi, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) Medya Özgürlüğü Temsilcisi Miklos Harastzi’yi ağırladı. Avrupa AGİT bağlamında basın özgürlüğünün tartışıldığı “Medya Özgürlüğü” başlıklı konferans Hukuk Fakültesi İnsan Hakları Hukuku Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin girişimiyle 13 Ocak Çarşamba günü Dolapdere Kampüsü’nde gerçekleştirildi. Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra Rusya ve Doğu Avrupa ülkelerinde medya özgürlüklerinin hala çok … Devamını oku

‘Şerefsiz’ Ekşi Sözlük’ten cevap

Çoğu zaman “klavye delikanlıları”, takma isimlerinin arkasına saklanan insanlar olarak gösterilmek istendiler. Yeri geldi “mastürbatör”, yeri geldi “prezervatif dilli”, bazen “yılansı fare” ve hatta şerefsiz” bile oldular… Sanal alemin en fazla izlenen, en çok beğenilen ve aynı zamanda en fazla eleştirilen fenomenlerinden biri haline gelen Ekşi Sözlük’ten ve sözlüğün yazarlarından söz ediyoruz. Son zamanlarda Ekşi … Devamını oku