Yüz yıl öncesinin yüzleri

İstanbul’un 20’nci yüzyıl başındaki görüntülerinden oluşan “Sular, Sokaklar, Suratlar” adlı film projesinin ilk gösterimi 17 Şubat 2010 tarihinde Santralistanbul’da gerçekleştirilecek.İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nezih Erdoğan’nın yapımcılığını ve yönetmenliğini üstlendiği belgesel videoda Hollanda Film Müzesi ve Avusturya Film Arşivi’nden alınan görüntülerle, eski İstanbul portresi günümüzün müziği ve sesleriyle tekrar hayat buluyor. Prof. … Devamını oku

Dikkat! Hayvan çıkabilir

HAYDODER (Her Şey Hayvan Dostlarımız İçin Derneği) ilk etkinliğini 31 Ocak Pazar günü, Kadıköy Rıhtım meydanında gerçekleştirdi. Yaklaşık 150 hayvansever, el ele tutuşarak temsili tel örgü yaptılar. Derneğin kurucu üyelerinden Aytek Felah ve Dernek Başkanı Sevilay Bilgin Akyürek otoyoldaki hayvan ölümlerinin engellenmesine yönelik bir basın açıklaması yaptı.

HaberVs, 26 Ekim 2009’da yayınladığı haberde otoyoldaki hayvan ölümlerine dikkat çekmiş, konuyla ilgili kurum ve kişilerin görüşlerini almıştı (). HAYDODER o günlerde, Facebook’ta örgütlenmeye çalışan bir gruptu ve “Otoyoldaki Hayvan Ölümlerine Karşı Çözüm… Hedef 1 Milyon İmza” ismini taşıyordu.

Ocak 2010’da grubun üye sayısı 120 bine ulaştı. Sayılarının 100 bine ulaşması durumunda grubun meydanlara çıkacağını dile getiren Aytek Felah, grup üyelerinin bir dernek çatısı altında toplanmasını sağladı ve Kadıköy’deki etkinlik, derneğin halka açık ilk toplantısı oldu.

Haber: Niso Esim
Kamera: Mert Oynargül

Minare tepesinden kültür başkenti

“Bu akşam olmaz, yarın sabah gelin” diyor bekçi. “Ama gösteri bu akşam” diye cevap veriyoruz. “Olsun siz yine de yarın gelin. Yarın çekersiniz ne gösterisiyse. Hem hava daha güzel olur” diyor. Ne yapıp ettiysek, caminin bekçisine o akşam İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti açılışının gerçekleşeceğini anlatamıyoruz. “Kardeşim ne işiniz var bu havada minarenin tepesinde”. “Öyle … Devamını oku

Trapattoni ve Kadir Topbaş

) Ne oldu o proje? Türkiye’nin önde gelen mimarları Topbaş’a cevaplarını basın yoluyla verdiler. Gelgelim Kartal Dönüşüm Projesi, dünyaca ünlü Mimar Zaha Hadid’e verildi. Peki, Topbaş’ın deyişiyle “şehri turizm merkezi haline getirecek” 2006 yılında çizilen o projeye ne oldu? Cevabı, MilliyetEmlak ekinin 25 Aralık 2009 tarihli “Kartal neden dönüşemedi” başlıklı haberinden alıyoruz: “(…) Zaha Hadid’in … Devamını oku

Facebook profiliniz itinayla çekilir

İstanbul Mecidiyeköy’de, meydana çıkan sokaklardan birinde, bir fotoğraf stüdyosu… Vitrindeki büyük afiş yoldan geçenlerin dikkatini çekiyor: “Facebook özel profil fotoğraf çekimleri burada!” Stüdyonun sahibi Sefer Darıcı(32) eski bir gazeteci. Gazeteciliğin kazandırdığı refleksle olsa gerek, sosyal paylaşım ağı Facebook’taki “ışığı”, bugün bulunduğu meslek grubunda belki de ilk fark eden isim. “Bu konuda bir boşluk olduğunu düşündüm … Devamını oku

2010 İnsan Hakları Ödülü: Hayati Yazıcı ve U2

). Yazıcı’ya göre U2 “parayla falan gelecek bir grup” değildi. Çünkü insan hakları ihlalleri olan ülkelere gitmedikleri bilinen bir gerçekti. Daha önce Türkiye’ye karşı böyle bir tavırları olmuşmuştu. Ama anlaşmaları yapmışlar ve onlardan (hükümet?) ekstra talepleri de olmamıştı. Konser Ramazan’a denk gelmekteydi. Ya onlar iftarı açıp konsere gidebilir ya da belli mi olur, önce U2 … Devamını oku

İstanbul’un ‘tatlı’ belleği: Baylan

HaberVs muhabirleri Sinem Yapıcıkardeşler ve Niso Esim, Harry Lenas’la, sadece İstanbul’un en eski pastanesi değil, aynı zamanda Türkiye’nin en köklü markalarından Baylan’ın kakao ürünleri firması ALTINMARKA’ya satışının yapıldığı haberi üzerine görüştü. Ve pastanenin ikinci kuşak sahibi Lenas, firmayla imzaladığı ortaklık anlaşmasını yukarıdaki sözlerle cevapladı: “Bu firma ölmesin. Ben 86 yıl taşıdım bu bayrağı. Ama benim kendi çocuğum yok. Anlaşma, bu bayrağın taşınması için yapıldı.”

Hemen düzeltelim; Baylan’ın Ülker Grubu’na satıldığı haberi geçtiğimiz günlerde basında yer almıştı. Satış haberi doğru olmakla birlikte, anlaşmanın yapıldığı firmanın ismi bu haberlerde yanlış verildi. Harry Lenas’ın aktardığına göre o hayatta olduğu sürece (yaşının yazılmasını istemiyor!) yönetim Lenas’ta olacak. Lenas’tan sonra yönetim bu firmaya geçecek.

“Baylan İstanbul için –hatta, Harry Lenas’ın mütevazılığını bir an için unutup- Türkiye için ne ifade ediyor” diye soralım. Cevabı epey uzun:

İlk Baylan, 1923’te Beyoğlu’nda açılıyor. (Pastanenin ilk ismi, Fransızca L’Orient (Şark) sözcüğünün okunuşu olan Loryan). Beyoğlu’ndaki bu ilk pastaneyi, 1925’te Karaköy meydanındaki ikinci şube izliyor. Arnavutluk göçmeni, Rum Filip Lenas’ın açtığı bu iki işletme kısa zaman içerisinde dönemin önemli pastaneleri Markiz, Lebon ve Moskova ile rekabet edebilecek seviyeye gelir. Çünkü Filip Lenas, pastacılığı Fransızların çalıştırdığı ve Türkiye’nin ilk çikolata imalathanesi Mulatiye’de öğrenmiştir.

Her iki şube de, muhit değiştirmemekle birlikte farklı binalara taşınıyor. Bu şubeleri, 1939’da Karaköy’de faaliyete geçen Baylan Çikolata Fabrikası izliyor. Ve tıpkı şubeler gibi bu fabrika da 1953’te taşınarak Gayrettepe’ye gidiyor. Ancak “kötüleşen şartlara dayanamayan” Beyoğlu Baylan 1967’de, fabrika 1984’te, bugün Axa Oyak’ın bulunduğu tarihi binada faaliyet gösteren Karaköy Baylan ise, bu binanın onarıma girmesiyle 1992’de kapanır.

Ansiklopedilerde bulabileceğimiz bilgiler Baylan’ın Cumhuriyet’le başlayan öyküsünün kilometre taşlarını belirtiyor. Ancak, insanlar için ne ifade ettiğini pastanenin internet sitesindeki şu bilgide bulabiliyoruz:

“Karaköy’deki Baylan Tünel ile Karaköy’e inen Kadıköy yolcularından bir çoğunun vapura koşmadan önce ayakta ‘Cup Griye’ yedikleri, pasta ve çikolata aldıkları bir dükkan konumundayken, Kadıköy Baylan da asmalı bahçesiyle her yaştan insanın severek gittiği bir pastane olarak bilinir. Beyoğlu’ndaki Baylan ise her dönemde ünlü edebiyatçıların buluştukları, toplanıp söyleşiler yaptıkları bir yer olarak anılarda kaldı.”

Yine sitedeki bilgiye göre Beyoğlu Baylan’ın müdâvim edebiyatçıları arasında Attila İlhan, Oktay Akbal, Behçet Necatigil, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Haldun Taner, Cemal Süreyya, Salah Birsel, Peyami Safa, Orhan Kemal, Orhan Duru, Ahmet Oktay, Fethi Naci, Leyla Erbil, Tomris Uyar ve Sevim Burak gibi isimler var. “Baylancılar” olarak anılan bu isimlerin yarattığı ekol edebiyatımızda Baylancılar Akımı olarak anılıyor.

İşte Baylan’ı nostaljik bir ansiklopedi maddesi yapmaktan öteye ve bugüne kadar taşıyan yer ise, Filip Lenas’ın küçük oğlu Mihal tarafından 1961 yılında açılan Kadıköy şubesi. Kadıköy Baylan, günün her saati işinin başındayken görebileceğiniz Haryy Lenas tarafından yönetiliyor.

Doğrusu Harry Lenas da sahibi olduğu Baylan gibi ansiklopedide maddesi yazılabilecek bir isim. Filip Lenas’ın büyük oğlu Harry, alaylı babasının aksine pastacılık eğitimini Zuckerbaecker Schule (Viyana) ve Richmont Fachshule’de (Luzern, İsviçre) almış. Mövenpick Restaurant’da çalışmış, Gefrat Solingen’de çikolatacılık kurslarına katılmış. 1954’te Türkiye’ye döndüğünde Karaköy’de tünel çıkışının karşısında ilk gündüz barı “Tagesbar”ı açmış.

İşte Baylan’ın damaklarımıza armağan ettiği, başta Cup Griye olmak üzere pek çok tatlı lezzet Harry Lenas’ın elinden çıkma. Baylan Pastanesi, 1960’lı yıllarda çıkardığı ürünlerle Türkiye’de tatlı sektörüne yön veren bir marka haline geldi. Ve 86 yıl önce başladığı, günün tanımıyla “butik” üretimi bugüne taşıdı.

Baylan ve Harry Lenas, İstanbul’un “tatlı belleği”. Ama Lenas’ın, bu sayfadaki kutucuğa tıklayarak izleyebileceğiniz görüntülü haberin sonunda söylediklenin altını çizmek lazım: “Fazla şube açmayacak Baylan. Çünkü fazlalaşırsa kontrolü de kaçırırsın, kaliteyi de bozarsın. Az ve öz olması lazım. Bu meslek el işidir, fabrikasyonla olmuyor. Emek ister.”

Uzun bir ömür dilediğimiz Harry Lenas’ın Baylan hakkındaki temennisinin doğru çıkmasını umuyoruz.

Müzik gönüllülerine Almanya’dan ödül


Geçtiğimiz günlerde İstanbul Edirnekapı’da dört yıldır devam ettirilen bir sosyal sorumluluk projesine Almanya’dan bir ödül geldi. 7 ila 14 yaş arasında çocuk müzisyenlerin oluşturduğu, “Barış İçin Müzik” topluluğu Almanya’da Deutsche Bank tarafından verilen sosyal sorumluluk ödülü “Urban Age”i kazandı. Okul saatlerinden sonra Ulubatlı Hasan İlköğretim okulunda grubun kurucusu Mehmet Selim Baki tarafından yaptırılan müzik atölyelerinde çalışan yetenekli eller, gönüllü olarak çalışan deneyimli hocalardan akordeon, flüt ve solfej dersleri alıyor. Grubu Ulubatlı Hasan İlköğretim okulu dışında yine Edirnekapıda’da bulunan Alparslan Ticaret Meslek Lisesi ve Muallim Naci İlköğretim Okulundaki öğrenciler oluşturuyor. Grubun kurucusu mimar Mehmet Selim Baki, Almanya ve Türkiye’deki mimarlık işlerini bırakarak tüm zamanını bu gruba adamış durumda. Tek idealinin çocuklar için daha güzel bir gelecek olduğuna dikkat çeken Baki, “Barış İçin Müzik” projesinin dünya çapında bir rol model olabileceğini belirtiyor

Grubun 4 senedir koordinatörlük görevini sürdüren Yeliz Yalın, yetenek avcısı olmadıklarını vurgulayarak bu işi sadece müziğin dönüştürücü gücüne inandıkları için yaptıklarını söylüyor.

Akordeon öğretmenliği yapan Bayrak Beratlı, gruba katıldıktan sonra işin ciddiyetini daha iyi anladığını ifade ediyor ve öğrencilerin gelecekte önemli birer müzisyen olabileceklerini düşünüyor.

Bir diğer akardeon hocası Mirela Muço ve Flüt eğitmeni olan Turgay Özdemir gruba katılarak çocukların dünyasını çok daha iyi keşfettiklerini anlatıyorlar.

Kurgu: Niso Esim

2010’da ‘Ankara’ istifası

Resmi açılışının 16 Ocak 2010’da yapılacağı duyurulan İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti (AKB) etkinliklerinin, bu açılışın içeriğinin oluşturulmasından da sorumlu Büyük Etkinlikler Koordinatörü Serhan Ada istifa etti. İstifasını 5 Kasım’da AKB Ajansı’na bildiren Ada, sorumluluğunu üstlendiği açılış etkinliklerinin içeriğinin, kendisinin ve bu etkinlik için oluşturulan çalışma grubunun bilgisi olmadan ihalenin verildiği İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür … Devamını oku

Kadıköy’de tıraş

İşvecan Özen Traş. Gayr-ı resmi stand-up. Sinandülger. Avam, politik, komik. Moda Sanat Tiyatrosu. Bunlar yazıyor oyunun gazetedeki tanıtımında. Hiçbir fikrim yok ne olduğu hakkında. Tiyatro salonunun kapısının önünde “bir elin parmaklarını geçmez” deyimini yerine getirecek dört izleyici adayıyız. Bir kadın salonun ahşap kapısını açıp bizi içeri buyur ediyor. Salon küçük. 60 kadar koltuk var. Önden … Devamını oku