Polis etiği mi? O da ne?

Mine Savaş
msavas@bilgi.edu.tr

Polis, deyince akla ilk gelen şey güven; ya da öyle olmalı. Ama son zamanlarda Türkiye’de olanlar, polise güveni olumsuz etkilemiş durumda. Öyle ki, polis maç sevinciyle Nişantaşı’nda toplanan küçük çocukların bile üstüne biber gazı sıkabiliyor. Ya da 1 Mayıs gibi gösterilerde sebepsiz yere şiddet kullanmaktan çekinmeyebiliyor. “Polis” deyince korkan insanlar sanki artıyor. Aslında, polisin de uyması gereken etik kuralları var ve bu kuralların etkin uygulanabilmesi için halkın polisi denetlemesi gerekiyor.
Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV), “Avrupa Polis Etiği Kuralları ve Türkiye’de Güvenlik Personelinde Mesleki Sosyalleşme” konusunda bir çalışma yaptı. Buna göre, bireysel özgürlüklerin korunması ve toplumsal yaşam kalitesinin yükseltilmesi için iç güvenlik hizmetlerinin, yani polis ve jandarmanın sürekli geliştirilmesi ve etkin bir “sivil gözetim” olması gerektiği vurgulanıyor. Güvenlik Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. İbrahim Cerrah tarafından yazılan “Avrupa Polis Etiği Kuralları ve Türkiye’de Güvenlik Personelinde Mesleki Sosyalleşme” raporuna göre, polis ve asker gibi üniformalı ve silahlı mesleklerde belirgin bir şekilde alt-kültür oluşumu gözleniyor. Yani polis ve asker; din, ırk ve bölgesel farklılıkları, siyasi yapılanmaları, etnik ve mesleki gurupları alt-kültürlerinin kendilerine kazandırdığı bakış açısıyla değerlendiriyor. Rapora göre, polis etiği kurallarına ihtiyaç duyulmasının en önemli nedeni, güvenlik mensuplarının davranışlarını kontrol etmek için sadece yasal düzenlemelerin yeterli olmaması. Kısaca, güvenlik hizmetlerinin daha sağlıklı bir şekilde yerine getirilmesi ve insan hakları ihlallerinin en aza indirilmesi için yasal düzenlemelerin yanısıra, mesleki etik ilke ve kuralların geliştirilmesi ve benimsenmesi de zorunlu.

Polisin “uyum” sorunu

Prof. Dr. Cerrah, polisin uzun çalışma saatleri içinde ve çoğunlukla kendi meslektaşlarıyla beraber olmasından ve görev gereği sivillerle ilişkilerinde gerilim yaşamasından dolayı polis ve toplum arasında yabancılık oluştuğunu söylüyor. Polis ve jandarma mensuplarına devlet tarafından sağlanan lojman, makam aracı, servis, tatil köyü, özel alışveriş merkezleri meslek içi sosyalleşmeyi arttırıyor, fakat onları sivil toplumdan uzaklaştırıyor. “Emniyet mensuplarının hizmetlerinde temel ölçüt, hukukun üstünlüğünü egemen kılma ve kişi hak ve özgürlüklerine maksimum saygı olmalıdır” diyen Cerrah, aşırı mesleki sosyalleşmenin toplumla uyum sorunları yaşanmasına sebep olduğunu belirtiyor.
Güvenlik kurumlarının sivil toplum ve bireylerle ilişkilerinde kurumsal alt-kültür çatışması yaşandığını belirten rapora göre, militer eğitimler ve kurum alt-kültürü, sivilliği küçümseyen öğretiler içeriyor. Özetle, güvenlik kurumlarında çalışanların, sivillerin emri altında olmayı kabullenmek bir yana, sivillerle uyumlu çalışmayı bile bazen mesleğe bir “ihanet” veya “zafiyet” olarak algıladıkları görülüyor.
Cerrah, güvenlik mensupları arasındaki alt – üst hiyerarşik ilişkiler ağı sebebiyle sivil toplumda yaygın olan “eşit birey” ilişkilerine uyum sağlamada zorluk çekildiğini söylüyor.

Yasal ve etik ihlal hoş görülüyor

“Avrupa Polis Etiği Kuralları ve Türkiye’de Güvenlik Personelinde Mesleki Sosyalleşme” raporuna göre, emniyet teşkilatı mensupları tarafından gerçekleştirilen yasal ve etik ihlallerin bazılarının üzeri kapatılıyor; böylece gerçek boyutu saptama imkanı kayboluyor. Meslek mensubuna ait yasal ve etik bir ihlal ise aynı meslek mensubu tarafından hoşgörülüyor ya da görmezden geliniyor.

Polisin asıl görevi ne olmalı?

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin Avrupa Polis Etiği Kurallarına Dair Üye Devletlere Yönelik (2001) 10 Sayılı Tavsiye Kararı’na göre polisin amacı;

— Toplumda kamu huzurunun, kamu düzeninin ve hukukun üstünlüğünün sağlanması,
— Özellikle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde (AİHS) yer alan kişilerin temek hak ve özgürlüklerini korumak ve saygı göstermek,
— Suçu önlemek ve suçla mücadele etmek,
— Suçu ortaya çıkartmak,
— Halka yardım etmek ve halkın hizmetinde olmak.