Küçük’ün büyük kara kutusu




Ahmet Şık
ahmets@medyakronik.com

Ergenekon operasyonunun son gözaltısı Kütahya’da gerçekleşti. Polis, hiçbir askeri geçmişi olmadığı halde Veli Küçük’ün, “muhbir” sıfatıyla ordu camiasına soktuğu Yalçın Tanfer’i gözaltına alarak sorgulanmak üzere İstanbul’a getirdi. Dolandırıcılık suçundan dolayı girdiği cezaevinden geçen yıl tahliye olduğu öğrenilen Tanfer’in ne gerekçeyle gözaltına alınıp sorgusunda neler anlatacağı henüz bilinmese de, “sırlarla dolu” geçmişinde generallerden albaylara, emniyet müdürlerinden aşiret reisi milletvekillerine ve hatta eski başbakanlara dek birçok isim yer alıyor. Kendisini Özel Harp Dairesi’nden emekli general ve özel istihbarat Güneydoğu sorumlusu olarak tanıtarak yıllarca Güneydoğu Anadolu bölgesinde faaliyet gösteren Yalçın Tanfer’in basına yansıyan ve kimisiyle arasında husumet de bulunan “üst düzey tanıdık” listesindeki isimler: Emekli Tuğgeneral Veli Küçük, Tuğgeneral İsmail Evcil, Albay Erdal Sarızeybek, korucubaşı eski milletvekili Sedat Edip Bucak, eski Başbakan Tansu Çiller, eski emniyet müdürü Kemal İskender…

Emekli Albay Sarızeybek’in kitabında geçti

Yalçın Tanfer’le ilgili en ayrıntılı bilgiler emekli Albay Erdal Sarızeybek’in yazdığı “Ya Gazi Paşa Duyarsa” isimli kitapta geçiyor. Kitabında Tanfer’le 2003 yılı ağustos ayında Şanlıurfa’da alay komutanı olarak göreve başladığında Tuğgeneral İsmail Evcil’nin vasıtasıyla tanıştığını belirten Sarızeybek, “Bana Urfa’daki aşiretleri barıştırmak üzere Genelkurmay tarafından görevlendirildiğini söyledi” diye yazdı. Kitapta anlatılanlara göre, Sarızeybek ve Tanfer 11 Eylül 2003 günü birlikte köylere giderek Türk kökenli Karakeçili aşiretinin aralarında kan davası bulunan ailelerini barıştırma girişiminde bulunur. Neden bilinmez Tanfer’den şüphelenen Sarızeybek, onun geçmişini araştırınca ilginç şeylerle karşılaşır. İlginç geçmişine rağmen Tanfer öyle kişilerle ilişkilidir ki bir bakıma Sarızeybek’in emekli edilerek ordudan uzaklaştırılmasına neden olan olaylar zinciri de başlamış olur.

Her taşın altında Veli Küçük

Sarızeybek’in kitabında anlattığına göre Tanfer’in jandarma ile tanışıklığı 1980’li yıllara, Veli Küçük’ün Mardin Nusaybin’de binbaşı rütbesi ile tabur komutanlığı yaptığı yıllara dek uzanıyordu. 1980’li yıllardan itibaren, Veli Küçük’ün yanısıra pek çok üst düzey komutanı tanıdığını söyleyerek ortalıkta dolaşan ve kendisini “Özel İstihbarat Güneydoğu Sorumlusu” olarak tanıtan bu şahıs neyin nesiydi? Tanfer ile Albay Sarızeybek’i tanıştıran kişi ise dönemin Şırnak Tugay Komutanı Tuğgeneral İsmail Evcil’di. Sarızeybek’in kitabında da yer verilen 12 Mart 2004 tarihinde askerî savcıya ve 12 Kasım 2004 tarihinde askerî mahkemeye “tanık” olarak verdiği ifadede Tuğgeneral Evcil, bu kişiyi nasıl tanıdığını şöyle anlatıyor:
“Ben 1994-97 yılları arasında Manisa’da Jandarma Komando Alay Komutanı iken bu şahıs Tuğgeneral Veli Küçük ile birlikte gelerek benimle tanıştı. Veli Küçük Paşam görüşmemiz sırasında bana, Yalçın Tanfer’i çok iyi tanıdığını, kendisiyle kişisel arkadaşlığı olduğunu, devlete çok yararlı bilgiler verdiğini ve kendisine kefil olduğunu söyledi.”

Askeriyedeki özel bilgilere sahip

Veli Küçük’ün komutası altında Doğu ve Güneydoğu’da birçok görevde bulunduğu için kendisine duyduğu saygı nedeniyle şüphelenmediğini belirten Tuğgeneral Evcil ifadesinde, “Daha sonra bu şahıs beni telefonla aradı, ziyarete geldi. Bazen yemek yedik, bazen çay kahve içtik. 1997-99 arasında Şırnak’ta alay komutanı iken de beni aradı, görüştük… 1999 yılında tuğgeneral rütbesine terfi etmemi müteakip Foça’daki komando tugayına ziyaretime geldi. Veli Küçük Paşamın yakını olması üzerine birkaç kez yemek yedik… Ben Şırnak’ta tugay komutanlığı görevimi yürüttüğüm sırada (2001-2003), Yalçın Tanfer 5-6 kez yanıma gelmiştir. Bana geldiğinde yanında tanımadığım şahıslar da oluyordu. Yalçın Tanfer’i haber alma elemanı olarak tanıdığım ve kabul ettiğim için ve kendisi de sürekli olarak Kuzey Irak ve Suriye tarafına gelip geçtiğini bana söylediği için, yanındakilerin haber toplamada görevli şahıslar olduğunu zannediyordum” dedi.

Yalçın Tanfer’in Jandarma’daki pek çok iç olayı bildiği, üst düzey komutanlar hakkında çok özel bilgilere sahip olduğu da Tuğgeneral İsmail Evcil’nin anlatımlarında ortaya çıkar: “Bazen konuşmalarında özellikle eski komutanlarım ile ilişkilerini, eski komutanlarımızın görev sırasındaki birtakım olaylarını bana ayrıntıları ile anlattığı için ve anlatımlarının vaki maddi olaylara uygunluğunu gördüğümden dolayı onu samimi buldum. Çünkü bizzat benim de bulunduğum Doğu’daki bir takım operasyonlarda, operasyonlara ilişkin hususları anlatıyordu ve anlattığı bütün olaylar benim bilgim ile birebir örtüşüyordu.”

Şüpheyle ortaya çıkan kirli geçmiş

Tanfer, “nüfuzlu tanıdıkları” vasıtasıyla tanıştığı Urfa Jandarma alay Komutanı Erdal Sarızeybek’le birlikte köylere gidip kan davalıları barıştırma girişimlerinin yanısıra askerî tesislerde dahi ağırlanır. Ancak bir süre sonra Sarızeybek, şüphelenerek hakkında araştırma yaptırttığı Tanfer’le ilgili ilginç bilgilere ulaşır. Sarızeybek kitabında bu konuyu şöyle anlatıyor:
“Kısa bir süre sonra Tanfer’in geçmişi ile ilgili bazı bilgiler edindim. Bir kişinin işyerine esrar atıp sonra onu ihbar etmek suçlamasıyla 1985’te ağır ceza mahkemesinde toplam 10 yıl ağır hapis cezası almıştı. Bu yüzden silah taşıma ruhsatı olmamasına rağmen, belinde emekli bir orgeneral tarafından hediye edildiğini iddia ettiği silahla dolaşmakta ve bu silahla askerî birliklere rahatlıkla girip çıkmaktaydı. Üstelik Urfa’daki aşiretlerden gizli devlet faaliyetleri adı altında topladığı büyük paralar vardır. Bu bilgileri Tuğgeneral İsmail Evcil’ye ilettiğimde, ‘Bana Veli Küçük Paşam getirdiği için onu araştırma gereği duymadım. Bu olayları bilmiyordum’ cevabını aldım” diye anlattı.

Başbakan Çiller’den korucubaşı milletvekiline

Sarızeybek’in araştırmalarında Tanfer’in, DYP eski milletvekili korucubaşı Sedat Bucak ile de sıkı ilişkileri olduğu ortaya çıkar. Sedat Bucak, hayli eskilere dayanan bu ilişkiyi Albay Sarızeybek’e, “Onu devlet görevlisi olarak tanıyordum” diye açıklar. Nitekim Tanfer, kendisini Bucak’ın Ankara’daki yazıhanesinde görenlere, “Jandarma Genel Komutanlığı’nın sivil görevlisiyim.” diye tanıttığı belirlenir. Sarızeybek’in kitabında, 1998-2000 tarihleri arasında Giresun’da Jandarma bölge komutanı iken sık sık Veli Küçük’ü ziyaret eden Tanfer’in, etrafındakilere de kendisini Türk Silahlı Kuvvetlerinden emekli yüksek rütbeli bir subay ve hatta Tansu Çiller’in danışmanı olarak tanıttığı aktarılıyor.

Tanfer’in DYP’nin Genel Başkanı eski Başbakan Tansu Çiller’le ilişkisi Sarızeybek’in kitabında, 29 Aralık 2003 tarihli jandarma raporuna dayanılarak anlatılıyor. Rapora göre Tanfer’in yakın arkadaşı Barış Önaydın’ın anlatımları şöyle: “2002 yılında yanılmıyorsam yaz aylarıydı, üç kez Sayın Tansu Çiller’in yanına birlikte gittik. Korumalardan Nalân Hanım, Mete Bey ve Cengiz Bey’le ben dışarıda sohbet ederken, Yalçın bey Tansu Hanım’la görüşüyordu.”

Emniyetçilerle de ilişkili

Yine jandarmadaki dosyada yer alan ifadelere göre, Konya’nın Ilgın ilçesi İhsaniye köyü muhtarı Ragıp Doğ, Tanfer’i, “Köyümüzden Senem Hanım ile evlidir. Bu vesile ile tanıştık. Kendisini Türk Silahlı Kuvvetlerinden emekli yüksek rütbeli bir subay ve hatta Tansu Çiller’in danışmanı olarak biliyorduk” diye anlatır. Abdülkadir Yavaş ise, “Yalçın Tanfer ile tanıştıktan sonra bu şahıs kendisinin Jandarma Genel Komutanı olan Teoman Koman Paşa’nın has adamı olduğunu, hatta Veli Küçük Paşa’nın has adamı olduğunu ve beraber çalıştıklarını, kendisinin MİT ve JİTEM mensubu olduğunu söylüyordu. Hatta bana kimlik kartı da göstermişti” şeklinde anlattı. Dosyadaki ifadesi alınanlar arasında bulunan dönemin Tekirdağ Jandarma Alay Komutanı Albay Cemal Temizöz’ün verdiği bilgilere göre Tanfer’in, nüfuzlu tanıdıkları sadece askerlerle sınırlı değildi. Bazı üst düzey emniyet görevlileri de Tanfer’in ajandası da yer alıyordu. Örneğin Manisa, Ankara ve Balıkesir’de emniyet müdürlüğü yapmış olan Kemal İskender ile yakın irtibatı vardı.

Aşiretleri 70 miyar dolandırdı

Bir kuşkuyla çıktığı yolda kendisini hayli şaşırtan bilgilere ulaşan Erdal Sarızeybek, yaptırdığı bir operasyonla Tanfer’i yakalatır. Tanfer yakalanınca üzerinden Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Başbakanlığınca verilen kimlik kartı çıkar. Üzerindeki ruhsatsız tabancayı, “Rahmetli Orgeneral Aşir Özözer babam Osman Tanfer’in dostuydu, o hediye etti” diye açıklar. 24 Ekim 2003 günü tutuklanan Tanfer’e yöneltilen suçlama, “Gaziantep’te sivil istihbarat karargâhı yapacağız” gerekçesiyle Urfa’daki aşiretlerden 70 milyarın üzerinde para toplamasıdır. Tanfer’in tutuklanmasını sağlayan Sarızeybek, bu nedenle kısa süre önce Eylül 2003’de bir usulsüz telefon dinlenmesi emrini yerine getirmediği için karşı karşıya kaldığı Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Şener Eruygur ve istihbarat başkanı Tuğgeneral Levent Ersöz’ü yine karşısında bulur.

Sarızeybek’in başını yakan tutuklama

Yalçın Tanfer tutuklanmasından birkaç gün sonra cezaevinden Jandarma Genel Komutanlığı ve Genelkurmay’a el yazısı ile birer mektup göndererek Albay Sarızeybek’e bir takım suçlamalarda bulunur. Sarızeybek’in kendisini
Urfa’daki jandarma tesislerinde çok kereler misafir ettiğini belirten Tanfer, “Bir akşam birlikte yemek yediğimizde Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Şener Eruygur için, çiçek ve ağaç işleriyle uğraşır, jandarmalığı bilmez dedi. Jandarma Genel Komutanlığı Eğitim Komutanı Nurettin Çakır Paşa için de, Çerkezdir ve hanımı ressamdır, bizim yalaka subaylara resim satar, dedi.”

Bunun üzerine, şimdi Ergenekon soruşturmasından tutuklu bulunan Orgeneral Şener Eruygur, hakkında gıyabi tutuklama kararı çıkartılan Jandarma İstihbarat Başkanı Tuğgeneral Levent Ersöz başkanlığında bir soruşturma heyeti görevlendirir. Heyetteki öteki iki isim, Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Başkanlığı Teknik Takip Daire Başkanı Albay Atilla Uğur ve Jandarma Genel Komutanlığı Adli Müşavirliği’nde görevli Hâkim Yüzbaşı Mehmet Şimşek’tir. Orgeneral Eruygur, dokuz adet soruyu Hâkim Yüzbaşı Mehmet Şimşek’e verip bunların özellikle Albay Sarızeybek’e sorulmasını ister. Bu dokuz sorudan yedincisi şöyledir: “Jandarma Genel Komutanı’nın kapasitesi konusunda bir sivil şahısla görüşerek niçin fikir beyan etme ihtiyacını duydunuz? Siz kendinizi çok değerli mi buluyorsunuz? Değerli yanlarınızı alt alta sıralayınız. Teşkilatta bugüne kadar neler yaptınız?”

Albaya beraat, Tanfer’e tutuklama

Eruygur paşanın, telefon dinleme emrini yerine getirmediği için bir anlamda birilerinin tekerine çomak sokan Sarızeybek, bir çok askeri başarısına rağmen 2 yıl boyunca soruşturma geçirir. Levent Ersöz’ün soruşturma raporunda, Yalçın Tanfer’in aşiretlerden topladığı 70-80 milyar lira para için, “hurda ticaretinden elde edildiği değerlendirilmiştir” yazılır. İlginç ilişkilerin odağındaki Yalçın Tanfer Urfa’daki sivil mahkemede; Albay Sarızeybek ise Gaziantep’teki askeri mahkemede yargılamaları sürer. Şanlıurfa Asliye Ceza Mahkemesi Yalçın Tanfer’i 9 yıl altı ay ağır hapis cezası ve yaklaşık 75 milyar lira para cezasına çarptırır. 2004 yılı şubatından başlayarak Eruygur ve Levent Ersöz’ün jandarmadaki tüm ekibi bir tasfiye operasyonuyla yerlerinden olur. Nihayet 9 Aralık 2004 günü de Albay Erdal Sarızeybek, askerî mahkemede beraat eder.

Bucak’ın çeteci şoförüne JİT kimliği

Dolandırıcılık suçundan dolayı girdiği cezaevinden geçen yıl tahliye olduğu öğrenilen Tanfer’in adı son olarak Ankara’da eğlence yerlerini haraca bağlayan bir çeteye yönelik operasyonda geçmişti. Polisin gerçekleştirdiği çete operasyonunda 2 adet Jandarma İstihbarat Teşkilatı (JİT) kimliğiyle yakalanan Sedat Edip Bucak’ın şoförü Rıfkı Özkaya, her iki kimliği de Yalçın Tanfer’den aldığını söylemişti.