Türk sineması son dönemde sadece işlediği temalarla değil kullanılan dille de çok konuşuluyor. Özellikle komedi türündeki filmlerde kullanılan dilin küfür içerikli ve argo ağırlıklı olması birçok eleştiriye neden olurken gişede milyonları bulan izleyici kitlesiyle rekor kırmaktan da geri kalmıyor. Her yaştan seyircinin tıklım tıklım doldurduğu bu filmler, “Komedi küfürle aynı şey midir?” veya “Küfürsüz komedi olmaz mı?” tartışmalarını da alevlendiriyor.
Sinemanın gerçek hayatın beyazperdeye yansıması olduğu düşünüldüğünde, kimileri küfrün bol miktarda kullanılmasında sakınca görmüyor. Çünkü küfür de gerçek hayatın vazgeçilmez bir unsuru olarak kabul ediliyor. Gerçek hayatta da küfürlü konuşulmasını birçok insan hoş karşılamasa da kullanılmasını engelleyemiyor. Dolayısıyla sinemada gerçek hayatta olan bir şeyin yok sayılması beklenemiyor. Bazı izleyiciler ise küfrün ve argonun kendine has bir edebiyatı olduğunu ve belirli yerlerde kullanılan küfürlü kelimelerin gayet keyifli olabileceğini düşünüyor. Yerinde ve ölçülü kullanılan sözlerin daha gerçekçi ve samimi olduğu savunuluyor…
İstanbul Bilgi Üniversitesi, İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nezih Erdoğan’a göre küfrün sinemada kullanılmasının nedeni de filmde gerçeklik havası yaratmak. Birçok senaristin sinemada argo konuşmalara yer vermesinin nedenini gündelik hayatın gerçekliğini yansıtmak istemesine bağlıyor. Erdoğan, “Küfürün kullanılması belli bir durumda düşüncelerin ifade bulması. Sinema bağlamında seyircinin gerginliğini boşaltıyor. Biz ona gülüyoruz, küfrün kendisini komik bulmuyoruz belki. Sebebi, bazı gergin yayları boşaltması. Komik bulmasak da gülüyoruz. Argo konuşmaların altında yatan cinsellik gelip kilidi açıveriyor.”
Diğer yandan birçok komedi filmine bakıldığında bazı sahnelerde sadece küfür etmek için küfür kullanıldığı da görülüyor. Bir görüşe göre küfür olmadan da komedi filmi yapılması mümkün. Ancak bir kısım seyirci, küfrü komedi filmlerinin olmazsa olmazı olarak görüyor. Prof. Dr. Nezih Erdoğan ikinci gruptan. “Bence sinemada küfür kullanılmalı. Senarist ya da yönetmen gerekli görüyorsa mutlaka yer almalı. Ama temelde bakmamız gereken sinemada işin kolayına kaçmak için yapıldığı mı, yoksa sahneyi gereksiz şekilde fazlalaştırmak için mi yapıldığıdır.”
Sinemada küfüre olan eğilim artıyor mu?
Cem Yılmaz ve Murat Akdilek’in yapımcılığını üstlendiği A.R.O.G filmi de serinin ilk filmi olan G.O.R.A gibi argo ve küfür açısından eleştirilmişti. 22 Şubat 2008’de gösterime giren ve 4 milyon 275 bin 702 izleyiciyle o dönemim gişe rekortmeni olan Recep İvedik ise hem filmin niteliği hem de kullanılan dilden dolayı çeşitli eleştirilere maruz kaldı. Şahan Gökbakar’ın kendi televizyon şovu için daha önceden oluşturduğu bir karakter olan Recep İvedik, birçok eleştirmen tarafından beğenilmese de sinema salonlarını hınca hınç doldurdu. Filmin ardından en olumsuz eleştirileri getirenlerden biri de Sabah Gazetesi yazarı Hıncal Uluç’tu. 5 Mart 2008’de Uluç, “Ben hayatımda bu kadar kötü bir film izlediğimi hatırlamıyorum.’Kötü’ lafına gerek yok. Çünkü “Kötü” sıfat. Bir sıfatı kullanabilmek için ardına bir isim gerek. Yok. Ortada film diye bir şey yok aslında ki, iyi mi, kötü mü diye tartışalım. Yakışıklı bir delikanlı, güzel bir kız yok. Seyirci yakalayan klasik gişe oyunları, sahnelerinin hiçbiri yok. Senaryo yok. Hikâye yok. Olup biten bir şey yok. Gelişip giden bir şey yok. Ne var peki? İşte üniversitenin araştırma sorusu bu. Ne var bu filmde ki, toplum deliler gibi koşuyor?”
Hıncal Uluç’un filme olan aşırı ilgiyi sorgulaması, cevabı her ne kadar havada kalsa da ortada yıllardır süregelen bir gerçeğe işaret ediyor: “Türk halkı sinemadaki küfürlü konuşmalara gülüyor.”
Geçen yıl yapılan bütün bu eleştirilere rağmen, 13 Şubat 2009’ da gösterime girecek olan Recep İvedik 2, görünüşe bakılırsa Türk seyircisinin desteği konusunda kendisine sonsuz güven duyuyor.
Prof. Dr. Nezih Erdoğan ise eski filmlere kıyasla şimdi yapılan Türk filmlerinde küfürlü konuşmaların dozunun daha fazla arttığını düşünüyor. Gerçekten de çocukluğumuzda izlediğimiz Kemal Sunal filmlerine baktığımızda kullanılan dilin kimseyi rahatsız etmediğini görüyoruz. Ya da yapılan esprilerin daha samimi olduğunu fark ediyoruz. Erdoğan o günden beri çok şeyin değiştiğini, artık kadın karakterlerin bile bol miktarda küfür kullandığını söylüyor.
Sinemada küfür serbest , televizyonda yasak!
Birçok film sinemada gösterime girdikten bir süre sonra televizyonda yayınlanıyor. Kimisi filme gidemediği için, kimisi ise filmi çok beğendiğinden tekrar izlemek istiyor. Peki sinemadan sonra televizyonda gösterilen filmler ne kadar kesintiye uğruyor? RTÜK tarafından gelebilecek cezalara karşılık televizyonların başvurduğu küfüre sansür uygulaması filmin orijinalliğini ne kadar bozuyor?
Prof. Dr. Nezih Erdoğan, televizyonda tekrar izleyiciyle buluşan sinema filmlerine bu uygulamanın konulmasından rahatsızlık duyduğunu belirtiyor. Bu kısıtlama yerine farklı bir çözüm önerisi getiriyor. “Küfür içeren filmler televizyonda daha geç saatlerde gösterilebilir ya da küfür içerdiği konusunda uyarı konulabilir. Ama sansür kesinlikle uygulanmamalıdır.”