“İnşaatın başında mı bekleseydik”




Gökhan Tan

Bodrum’un Turgutreis beldesinde gidenler belki fark etmiştir: Kent merkezinde, kayalara oyulmuş, çok eski uygarlıklara ait olduğu her halinden belli mezar, işlik gibi eserler var. Gidenler belki fark etmiştir diyorum çünkü orada yaşayanlar farkında değil.

Akdeniz Üniversitesi Tarih ve Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fahri Işık’a göre, kayalara oyulan bu eserler “Dünyanın en önemli uygarlıklarından Mikenlere ait mezar odaları.” Arkeolog Fahri Işık, mezar odalarının “güncel” durumunu, “Miken Uygarlığı ve Bodrum’daki İzleri” konulu bir konferans vermek üzere geldiğinde gözlemliyor. Ve görüyor ki Miken uygarlığının Bodrum’daki izleri üzerine havuzlu villalar yapılmış.

Bahsedilen yer, Turgutreis’i Gümüşlük’e bağlayan sahil yolunun birinci kilometresinde ve denize yaklaşık 200 metre uzaklıkta. Tarife göre Miken mezarları, Turgutreis’in merkezinde ve belediyeye birkaç yüz metre mesafede.

Turgutreis Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğü yetkilileri, tahrip edilen ve villalara kazandırılan kaya mezarları ve işliklerin, villaların inşaat ruhsatı aldığı 2002 yılında henüz “tarihi eser olarak tescili”nin yapılmadığını ve özel arazi içinde kaldığını belirtiyor. Haklılar.

Kaya mezarlarının tescili, Bodrum Arkeoloji Müzesi uzmanlarının başvurusu üzerine 22 Şubat 2007’de, yani inşaat izninden beş yıl sonra Koruma Kurulu tarafından yapıldı. Eserler tescillenmeden önce villaları neredeyse bitme aşamasına getiren inşaat sahipleri de, kazanılmış haklarının olduğunu iddia edebilirler. Nitekim Müteahhit İsa Şahinkaya, “Bu mezarlar bizim tapulu arazimizde. Şimdiye kadar birçok villa yapıldı, kimse bir şey demedi. Mezarlar tahribata uğramış olabilir ama inşaat için gerekli tüm izinleri aldık” diyor. Kağıt üzerinde, o da haklı.

Görünen o ki devlet, bu mezarların tarihi eser olduğunu belgelemekte geç kalmış. Mezarlar, yaklaşık 3 bin yıllıksa eğer, Cumhuriyet tarihi boyunca onların ne kadar eski olduğunu anlamamışız. Ta ki, 22 Şubat 2007’ye kadar, kimse, ne inşaat ruhsatı veren Turgutreis Belediyesi, ne Bodrum Arkeoloji Müzesi, ne de müteahhitler yasal yükümlülüklerini yerine getirme konusunda bir zafiyet göstermemiş.

22 Şubat 2007’den sonra

Koruma Kurulu’nun kararı, villa inşaatlarının kaya mezarlara “25 metreden fazla yaklaşmamasını” şart koşuyor. Peki, kararın alındığı 22 Şubat 2007’den sonra ne oluyor?
Müteahhit, villaları daha da genişleterek havuz inşa ediyor ve mezar odaları delici, tuğlalar ve atık su borularıyla villayla “uyumlu” hale getiriliyor.

Devlet ve yerel yönetimin, yaklaşık 3 bin yaşındaki mezarları müteahhitlere emanet etmesini (bu biraz hafif oldu, “bahşetmesini” demeli) bir tarafa bırakalım. Ve sadece yasal sürece bakalım.

Taşınmaz kültür varlıklarının korunmasından sorumlu ilk merci, o kültür varlığına sahip olan yerleşimin yerel yönetimi. Yani Turgutreis Belediyesi. Telefonda konuştuğum, belediyenin fen işleri yetkilileri, 2007’den sonraki ihlaller için “İnşaatın başında mı bekleseydik” diyor. Belediye Başkanı, burunlarının dibindeki eseri koruyamayışlarını, görevini yerine getirmeyişini daha süslü cümlelerle ifade edebilir. Ama bundan daha güzel bir özet sunamazdı herhalde.

Gelgelelim, 3 bin yıllık eseri geçen yıl fark eden Arkeoloji Müzesi uzmanları da, müzenin personel yetersizliğinden ve sorumlu oldukları sahanın genişliğini mazeret olarak sunabilir.

Nitekim tüm bu olası bahaneler ve görevini yapmamalar arasında, Antalya’dan gelen bir öğretim üyesi devletin, yerel yönetimin ve maalesef Bodrumluların göstermediği ilgiyi gösteriyor. Ve biz ancak bu “misafir” sayesinde, Miken mezarlarının, havuzun dekoru olarak kullanıldığını öğrenebiliyoruz.