“Ergenekon” haberciliği: Maç eksikliği Milliyet’in başına iş açtı

Alper Görmüş

Futbol yorumcusu Rıdvan Dilmen, Türk Milli Futbol Takımı’nın kalecisi Rüştü Reçber’le ilgili enteresan bir analiz yaptı. Dedi ki, “Rüştü, kalesine bol top geldiğinde yıldızlaşan bir kaleci, ama kalesi uzun sürelerle toptan uzak kalınca onun da konsantrasyonu kayboluyor ve hata yapıyor.”

MilliyetOkur Temsilcisi Derya Sazak’ın 12 Haziran’da Milliyet’te yayımlanan bir haberle ilgili olarak yazdığı “Gürses haberinde ‘dilekçe’ hatası…” başlıklı değerlendirme yazısını (23 Haziran) okuduğumda, aklıma Rıdvan Dilmen’in bu sözleri geldi. Acaba diyorum, önemli bir haberi uzun süre görmezden geldikten sonra bir vesileyle habere dönmenin benzer riskleri mi var? Doğrusu, gazetenin yaptığı vahim yanlışı anlayınca “olabilir” diyor insan…

Bu ilginç, biraz da inanılmaz hatayı ele almadan önce Derya Sazak’a samimi bir teşekkür etmemiz gerekir diye düşünüyorum: Elindeki malzemeyi ince eleyip sık dokumadan haberleştiren bir muhabirin nelere yol açabileceğini gösterdiği için… Hatayı pekâlâ küçük bir özürle geçiştirebilir, bu arada hatayı da ondan ders çıkarabilmemizi engelleyecek şekilde gizleyebilirdi. Oysa o gazetesinin hatasını sayfasının ana konusu yapmayı ve hatayla yüzleşmeyi tercih etmiş.
Bu da, giderek bir çölü andıran matbuatımızda az erdem sayılmaz doğrusu.

Haber, dilekçenin ilk bölümünden

Mesele şu: Ergenekon soruşturmasından tutuklu Doç. Emin Gürses, günün birinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na bir dilekçeyle baş vurarak tahliyesini istedi. Gürses, dilekçesinin giriş bölümüne tırnak içi ifadelerle savcılık iddialarına yer veriyor, ikinci bölümde de bu iddiaların geçersiz olduğu gerekçesiyle tahliyesini istiyordu.

Milliyet’in haberine göre, Gürses “Ergenekon örgütü”nü kabul etmekle kalmıyor, onun iç işleyişiyle ilgili ayrıntılı bilgiler de veriyordu.
Oysa, başta da dediğim gibi, bunların tamamı savcının sözleriydi. Gerçek ise bambaşkaydı.

Derya Sazak’a bir mektup gönderen Emin Gürses’in avukatı Filiz Esen’in dediği gibi, Gürses dilekçesinin ikinci bölümünde, “Kendisine isnat edilen suçlamanın tamamen gerçek dışı bir komplo olduğunu, bu komplonun amacının Türk Silahlı Kuvvetleri’ni yıpratmak ve Türkiye’deki emperyalizme karşı duran vatanseverleri sindirmek olduğunu, işin gerisinde Büyük Ortadoğu Projesi’nin bulunduğunu ve bunun da istihbarat güçlerince organize edildiğini” savunuyordu.

Ne var ki Milliyetmuhabiri, dilekçenin ilk bölümünü okumakla yetinmiş, bunları Emin Gürses’in sözleri sanmış ve ortaya bu tuhaf durum çıkmıştı.

Derya Sazak’ın özrünü de aktaralım:
“Ergenekon ile ilgili bunca haberden sonra, muhabirden Haber Araştırma Servisi’ne, Yazı İşleri’ne dek dosyaya hâkim olması gerekenlerin bu ‘çelişki’yi fark ederek hata yapmamaları gerekirdi. Okurlarımızdan özür diliyoruz.”

Ben, Sazak’ın değerlendirmesinin sadece bu bölümüne iştirak etmiyorum. “Ergenekon ile ilgili bunca haberler”i Milliyet’le birlikte anmak biraz zor. Keza, “Dosyaya hâkim olmak” da maç yapmakla (bu yöndeki haberleri okurlara aktarmakla) mümkün. Muhabirleriniz, belli bir alandaki haberleri okurlar gibi pasif bir konumdan izliyorlarsa, “dosya”ya hâkim olamazlar, öyle değil mi?

Milliyet, Ergenekon haberlerini antrenmanlarla geçiştirdi. Eh, birden bire maça çıkınca da bu ârıza oluştu. Normal.