Yıllardır haftasonu oynanan derbi maçlarında bu sezon alışık olmadığımız bir durum yaşanacak ve Beşiktaş-Fenerbahçe derbisi perşembe günü oynanacak. Şike soruşturması nedeniyle geç başlatılan ligde derbilerin hafta içi oynanması taraftarlar arasında pek de hoş karşılanmıyor. HaberVs, sokaktaki taraftara “hafta içi derbi meselesini” sordu.
Tvsaire
Alternatif Medya Festivali
Alternatif Bilişim Derneği, Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği, marksist.org, Exdergi, Nor Radyo, Kaos GL, Yoyom Tv, 2elinsesivar, Açık Radyo, Şeffaflık Derneği, Yeşil Gazete, Futuristika, Yeni İnsan Yayınevi, yesilist.org, Demokrat Haber,Medya Tekzip Merkezi, Irkçılığa ve Milliyetçiliğe DurDe!, Sosyal Değişim Derneği, İnternetime Dokunma, Uluslararası Af Örgütü, turkinternet.com, fikirsahibidamaklar.org ve Greenpeace.
Yağmurlu bir maraton günü
Ahmet de burada olmalıydı!
Gazeteci Ahmet Şık, 26 Ağustos’ta hazırlanan ve 9 Eylül’de mahkemece kabul edilen iddianameye göre “Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün hiyerarşik yapısı içerisinde bulunmamakla birlikte, örgütün amaç ve faaliyetleri doğrultusunda örgütsel doküman hazırlayarak örgüte yardım etme” gerekçesiyle yargılanıyor.
Bu gerekçe onun dünya görüşü ve meslek yaşamı boyunca ortaya koyduklarıyla da hiç bir şekilde bağdaşmıyor. Bu nedenle Ahmet’in aramızda olmamasıyla hissetirdiği eksiklik onun fiziksel varlığıyla sınırlı değil. Türkiye’de ilkeli ve adaletli bir düzenin ve bu düzenin en önemli unsurlarından olan dürüst ve tarafsız bir medyanın eksikliğine de karşılık geliyor.
İletişim Fakültesi öğretim üyeleri bu nedenle ilk derslerine, üzerinde Ahmet Şık ve Nedim Şener’in resimleri bulunan “Gazetecilere Özgürlük” tişörtüyle girerek kişisel tepkilerini dile getirdi.
“Ahmet de burada olmalıydı!”
Video Haber: Batuhan Acar
Ahmet Şık'a 'gönülden bir selam'
Nalçaoğlu’nun konuşmasının Ahmet Şık’la ilgili bölümü:
“Üniversiteden çalışma hayatına yöneldiğiniz bu anda ne yazık ki karşılaşacağınız gerçekler pek de iç açıcı değil. Bugün Türkiye’de hâlâ basın ve ifade özgürlükleri tartışılır halde. Üzülerek ifade etmek isterim ki bütün bunların yanı sıra cezaevinde çok sayıda medya çalışanı adil yargılama beklerken özgürlüklerinden fedakarlık etmeye zorlanıyorlar.
“Değerli dostlar, sevgili kardeşlerim. Buradan fakültemiz öğretim elemanı, çalışma arkadaşım, gazeteci Ahmet Şık’a gönülden bir selam göndermek isterim.”
Apoyevmatini kapanmasın!
Türkiye’nin en eski Rumca gazetesi Apoyevmatini para sıkıntısından 1925 yılından beri sürdürdüğü yayın hayatına son vermek durumunda kalınca çeşitli kampanyalar açıldı. Gazeteyi tek başına yayımlamakta olan Mihail Vasilyadis gazetenin birinci sayfasından ilk kez Türkçe bir makale girerek Apoyevmati’nin yaşamını sürdürebilmesi için kampanyalar düzenleyen ama gazetenin okuru olmayan destekçilerine teşekkür etti.
Yasa gereği, tirajı 5 binin altında olan ve altı çalışanı olmayan gazeteler Basın İlan Kurumu’ndan resmi ilan alamıyor. Vasilyadis İstanbul’da sayıları 2 binin altında olan Rum topluluğu üyelerinin yüzde 90’nına ulaşabildiğini ama bunun resmi ilan almak için yeterli olmadığını söylüyor.
Apoyevmatini için açılan kampanyalardan biri de İstanbul Bilgi ve Yıldız Teknik üniversitesi öğrencilerinden geldi. İstanbui Bilgi Üniversitesi Medya ve İletişim Sistemleri Bölümü’nden Melih Özeskinazi, Yusuf Kasuto, Televizyon Haberciliği ve Programcılığı Bölümü’nden Doğa Atalay, Yıldız Teknik Üniversitesi Fizik Bölümü’nden Mert Sarfati, Apoyevmatini’nin durumuna dikkat çekmek için kamuoyunun yakından tanıdığı bir dizi sanatçı, gazeteci ve aydının “Apoyevmatini neden kapanmasın?” sorusuna verdikleri yanıtları bir videoda bir araya getirdiler.
Kampanyaya katılan sanatçı ve gazeteciler arasında, Mehmet Ali Alabora, Levent Üzümcü, Altan Erkekli, Altan Gördüm, Rojin, Mustafa Altıoklar, Hıdır Geviş, Nihal Bengisu Karaca, Hilal Kaplan ve Ahu Özyurt bulunuyor.
Asmalı Mescid 2011
İstanbul Bilgi Üniversitesi Medya ve İletişim Sistemleri Yüksek Lisans Proje öğrencileri’nin hazırladığı Asmalı Mescid Burdan Şuraya Kadar Özgür adlı Belgesel, muhafazakarlaştığı söylenen toplumla, giderek marjinalize olan Beyoğlu arasındaki gerilimli ilişkiyi ele alıyor.
Asmalı Mescid’teki esnaf, bu değişime tanık olmuş mahalle sakinleri, mekan açmış işletmeciler, mekanlara eğlenmeye gelen insanlar ve o mekanlarda çalışanlarla birlikte; akademik bir yaklaşım sağlamak ve sosyolojik dinamikleri de anlamak üzere sosyolog ve şehir planlamacının görüşlerine yer verilen belgesel çalışması, farklı bakış açılarını biraraya getirerek Asmalı Mescit’in değişimini ve bu gününü anlamamıza yardımcı oluyor.
Hazırlayanlar: Çağla Pınar Tunçel, Eren Bircan, Nazlı Çapar
Proje danışmanı: Ahmet Sel
İşte polisin “orantılı” gazı
YSK’nin Hatip Dicle kararı ile Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku’nun tutuklu diğer beş milletvekilinin tahliye taleplerinin reddini protesto için dün Şişli’den Taksim’e yürümek isteyenlere polis biber gazı ve suyla müdahale etmişti. Aralarında Blok milletvekilleri Ertuğrul Kürkçü, Levent Tüzel, Sabahat Tuncel ve Sırrı Süreyya Önder’in bulunduğu grubun Taksim’e yürümek istemesi üzerine çıkan olayda polis orantısız güç kullanmakla eleştirildi. Gösteriye katılan işadamı Osman Kavala’nın Milliyet’e “ölüm riski yaratacak bir müdahale” olarak tanımladığı olayın gelişimini Milletvekili Sabahat Tuncel şöyle anlattı:
“”Şişli Camii önünde basın açıklaması yapıp Taksim’e yürüyecektik. Polis yürümemize izin vermeyince Sırrı Süreyya Önder, Ertuğrul Kürkçü ve Levent Tüzel ile birlikte otobüsün üzerinde basın açıklaması yapıp, sonrasında dağılmaya karar verdik. O sırada polis otobüsün içine gaz bombası attı. Şoför içerde olmadığı için kapılar kapalıydı ve boğulma tehlikesi yaşadık. Otobüsten çıktık ve dışarıda tekrar gaz bombası attılar. Yere düştüm ve ezilme tehlikesi geçirdim.”
İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Mehmet Altınok ise yaptığı açıklamada gösterici gruba dağılmaları için uyarıda bulunduklarını, ancak polise taş ve molotof kokteyllerle saldırılması üzerine polisin de kendini savunma amacıyla “orantılı şekilde su ve gaz kullandığını” söyledi. Dünkü gösteriler sırasında Şişli Camii’ne bakan bir apartmandan çekilen görüntüler, polisin müdahale konusunda “orantı”ya pek dikkat etmediğini, gaz kullanımında da pek cimri davranmadığını gösteriyor.
Agos’un önündeki beş kişi
İMC Televizyonu‘nun yayınladığı güvenlik kamerası kayıtları, Hrant Dink‘i katleden Ogün Samast’ın cinayet günü yalnız haraket etmediğini gösteriyor.
Kanalın haber koordinatörü Ertuğrul Mavioğlu, dün yayınladığımız “Cinayeti gördüm, en az beş kişiydiler” başlıklı yazısında şunu söylüyor:
“Hrant Dink cinayetini araştıran emniyet ve savcılığın bu kamera görüntülerini elde ettikten sonra izlemiş ve benzer sonuçlara çok önceden varmış olması gerekirdi…. Diğer güvenlik kameralarındaki görüntüler izlense, bırakın perde arkası güçleri, sadece olay yerinde kimbilir daha kaç katil vardı o gün? Olay yerinde kimbilir daha kaç katil vardı o gün?
“Bir kez daha bakalım o görüntülere ve soralım, ‘katil yalnızdı’ cümlesi ne kadar gerçek?”
Gazetecisin, eylem takip edemezsin!
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Hopa’ya gidişi sırasında yaşanan olaylarda biber gazının etkisiyle kalp krizi geçirerek hayatını kaybeden Metin Lokumcu‘nun ölümünü protesto etmek için dün (2 Haziran 2011) İstanbul Şişli’de düzenlenen gösterilere yine polis şiddeti, aşırı güç kullanımı ve biber gazı damga vurdu. Ayrıca olaylar sırasında polisin gazetecilere karşı sert tutumu da dikkat çekti.
Şişli Hâlâskargazi Caddesi’nde Bulgar Patrikhanesi önünde yer alan bir spor mağazasına kaçan göstericilerin gözaltına alınmasını izleyen Cumhuriyetgazetesimuhabiri Pelin Ünker de polislerin sert müdahalesiyle karşılaşan gazetecilerden biriydi. Olayı izleyen Ünker’e oradan uzaklaşmasını söyleyen polisler, genç gazeteciden sarı basın kartı istediler. Ünker’in gazete tanıtım kartını çıkartması üzerine, elinden zorla kartını almak isteyen polislerle Ünker arasında uzunca bir itiş kakış yaşandı. Çevredeki diğer gazetecilerin olaya müdahale etmesi üzerine diğer gazetecileri de tehdit eden polisler, zor kullanarak Ünker’in elindeki tanıtım kartını kırarak aldılar. Pelin Ünker’e elinde oluşan zedelenme nedeniyle 5 günlük iş göremez raporu verildi. Olay sırasında polislerin gazetecilere karşı tehditkâr tavırları hayli dikkat çekiciydi.
HaberVs‘den Ertan Önsel bu olayı görüntüledi. Pelin Ünker de olayın hemen ardından yaşadıklarını Önsel’in mikrofonuna anlattı. Videoyu Pelin Ünker’in verdiği bu röportajla birlikte izleyeceksiniz.