Yurtdışında okusam…

“Yurtdışında eğitim sektörü” temsilcilerine göre her yıl yaklaşık 50 bin Türk öğrenci, okumak için Türkiye dışındaki üniversite ve eğitim kurumlarını tercih ediyor. Bu kurumlar, çeşitli fuarlarda bir araya gelip potansiyel “müşteri”lerine kendilerini tanıtıyor. Geçtiğimiz ay İstanbul’da Hilton Oteli’nde gerçekleşen IEFT Yurtdışı Eğitim Fuarı, bunlardan biriydi. İstanbul yarın aynı amaçla düzenlenen bir başka fuara ev sahipliği … Devamını oku

“Frankfurt’un hesabı verilmeli”

SantralHaber’de yayınlanan Frankfurt Kitap Fuarı ile ilgili bir haber beni hem şaşırttı hem de korkuttu! Haberde, Ulusal Yürütme Komitesi’nin desteği ile Frankfurt’a götürülen ve yüz binlerce avro harcanarak ağırlanan 102 yayınevinin sattığı telifler soruluyordu. Bu sorunun cevabını herkes gibi ben de merak ediyorum. Zira Ulusal Yürütme Komitesi, tüm ikaz ve teamüllere aykırı olarak 102 yayınevini … Devamını oku

Beyaz Saray, siyah başkan

Bir siyahın bunca kanlı ve uzun süren bir yolculuk sonunda Beyaz Saray’ın yeni kiracısı olduğu düşünülürse Obama’nınki hiç de azımsanacak bir başarı değil. Bu kanlı yolculuğun kilometre taşlarından, belki de en önemli isimlerinden Martin Luther King‘in “rüyası” da gerçekleşmiş oldu böylece. Herkesin hafızasına kazınan, “I have a dream” (Bir rüyam var) diye başladığı konuşmasında King, … Devamını oku

Tom Amca, Sam Amca’nın yerine geçti. Şimdi ne olacak?

Beklenen “sürpriz” gerçekleşti ve Barack Obama Amerika Birleşik Devletleri’nin yeni başkanı seçildi. Siyahlar, gençler, kadınlar, azınlıklar ve göçmenlerin yanında sermaye ve medyanın da büyük destek verdiği Obama, vatandaşlarına ve tüm dünyaya değişim sözü verdi. “Peki, bundan sonra ne olacak?” sorusunu yanıtlayan Türkiyeli akademisyen ve gazeteciler özellikle Ermeni soykırım tasarısı, Irak’tan çekilme, ekonomik kriz ve siyahların … Devamını oku

Derstekinin gerçeği

Hikâyenin kahramanı İTÜ Mimarlık Fakültesi öğrencileri… Derste öğrendiklerini henüz öğrenciyken hayata geçirmeyi isteyen 12 kafadar, Anadolu’nun ücra bir köşesine, örneğin Kahramanmaraş’ın Gülburnu köyüne giderek kendi projelerini gerçekleştiriyor. Bu “kendi projeleri” lafı sonuna kadar hak edilmiş bir şey. Çünkü inşa ettikleri yapıların hem projesini çiziyor, hem tuğlaları üst üste kendi elleriyle diziyorlar. Üstelik gerekli kaynağı da … Devamını oku

Bu ölümlerde bir “jean”lik var!

Değişmeyen bir kader halini almış yoksulluklarının değil ama en azından açlıklarının çaresiydi. İki göz odadan ibaret evlerinin kirasıydı. Ele geçen para üç otuz bir şeydi ama köyde bıraktıkları ailelerinin ekmek parasıydı. Yüzlerce kilometre ötedeki köylerden gelen binlerce işçi gelip geçti aynı tezgâhtan. Ne kadar işçisi olduysa o kadar da hastası oldu bu işin. Hemen hepimizin … Devamını oku

Cumhuriyet ve kadın

Cumhuriyet’in kadın politikasından konu açılınca Türkiye’nin kadınlara seçme ve seçilme hakkını birçok Avrupa ülkesinden önce verildiği tekrar edilir, durur. Ancak, ülke nüfusunun yarısını oluşturan kadınların temsili bugün hala yüzde 10 oranının altında. 85 yılda kadın konusunda alınan yol bu kadar mıydı? Cumhuriyet kadın projesinde neleri gerçekleştirmeyi amaçlıyordu? İlk yıllarından bugüne Cumhuriyet’in kadın politikalarını Pınar Selek … Devamını oku

Kapitalizmin devrimci simgesi

santralistanbul, Küba devriminin önemli aktörlerinden Ernesto Che Guevara’nın Alberto Diaz Korda tarafından çekilen portre fotoğrafının, devrimsel içeriğinden çıkıp hızla üretilen ve çoğaltılan bir tüketim aracı haline gelmesini anlatan, kapsamlı bir sergiye ev sahipliği yapıyor. “Korda’nın Objektifinden Che” sergisi, devrimsel içeriğinden çıkıp bir tüketim aracı haline gelen bu portreden, 30’un üzerinde ülkede üretilmiş fotoğraf afiş, film, ses, giysi ve eşyaları bir araya getiriyor. Sergi 2 sene önce İngiltere’nin başkenti Londra’daki Victoria ve Albert Müzesi’nin yanı sıra ABD, İtalya, İspanya, Hollanda ve Portekiz’in önde gelen müzelerinde de ziyaretçilerle buluşmuştu.

En çok kopyalanan fotoğraf

Küratörlüğünü Trisha Ziff’in üstlendiği ve Riverside Kaliforniya Üniversitesi’ne bağlı UCR/Kaliforniya Fotoğraf Müzesi tarafından düzenlenen sergi, Alberto Korda’nın 1960 yılına ait “Guerrillero Heroico” (Kahraman Gerilla) isimli Che Guevara portresinden yola çıkıyor. Fotoğraf Ernesto Che Guevera’yı devrimci mücadelenin evrensel bir sembolü haline getirirken, aynı zamanda bir tüketim ikonuna da dönüştürdü. Fotoğraf tarihinin en çok kopyalanmış imgesi olarak kabul edilen bu ikon fotoğraf, on yıllardır düzen karşıtı düşünce ve eylemlerin de simgesi olarak kullanılırken bugün aynı zamanda kahve fincanından tişörte, anahtarlıktan kartpostala milyonlarca objeyi süsledi. Alttan çekilmiş, heykel izlenimi veren bir imge olan Guerrillero Heroico, Che’nin Küba hükümetinde tarım ekonomisinden endüstri ekonomisine geçişten sorumlu olduğu sırada, 5 Mart 1960 günü yapılan bir toplu cenaze töreninde çekilmişti. Küratör Trisha Ziff, eski bir moda fotoğrafçısı olan Alberto Korda’nın çektiği bu portreyi, “Korda, sosyalist gerçekçilik döneminde yaygın görülen, efsaneleştirilmiş kahramanlığın görsel dilini kullanmakla birlikte Che’nin klasik, hatta ‘İsavari’ duruşunu vurguluyor. Che’nin gizemli bakışında ise hem kararlılık hem de arzu bir arada izleniyor,” şeklinde tanımlıyor.

31 Aralık’ta bitiyor

Çok çeşitli öğelerden oluşan bu koleksiyon, fotoğrafın devrim sırasında ortaya çıkışından, hızla üremiş olan günümüzün ticari görünümlerine uzanan çizgisini izliyor. Sergi, Korda’nın Che’sinin, çok çeşitli uyarlamalarla hem en ince yorumlara bile direnen, hem de her tür değişime açık bir simgeye dönüşmesini ortaya koyuyor. Serginin ana fikrine tam da uygun şekilde, sergilenen Che tişörtlerinin serginin misafirleri tarafından satın alınmak istenmesi Korda’nın işlerinin ne kadar yerinde olduğunun göstergesi olarak görülebilir. “Korda’nın Objektifinden Che” sergisi 31 Aralık 2008’e kadar santralistanbul Ana Galeri’de gezilebilir.


Devrimin portresini çeken fotoğrafçı

Asıl adı Alberto Díaz Gutiérrez (14 eylül 1928-25 Mayıs 2001) olan ancak Alberto Korda olarak tanınan Kübalı fotoğrafçı deklanşöre dokunduğu o andan sonra geçen neredeyse yarım asırlık sürede Che’nin kendisinin önüne geçti. Demiryolu işçisi bir babanın oğlu olarak Havana’da dünyaya gelen Korda, fotoğrafçılığa başlamadan önce birçok işte çalıştı. Fotoğrafa başlama sebebinin “Kadınlarla tanışmak” olduğunu söyleyen Korda amacına ulaştı ve ilk evliliğini Kübalı model Natalia Menendez ile yaptı. Küba gazetesi Revolución için 1960 yılında fotoğrafçılık yaparken en ünlü fotoğrafını çekti.

Bir tesadüfün yarattığı ikon

CIA tertibi olduğundan şüphelenilen bir patlamada yüzden fazla Kübalı’nın ölümünün ardından düzenlenen cenaze töreninde Alberto Corda objektifini Başkan Fidel Castro’ya, ardından cenazeye katılan ünlü konuklara, Simone de Beauvoir ve Jean Paul Sartre’ye çeviriyordu. Devrimci hükümetin bir üyesi olan Ernesto Che Guevara’yı ise kalabalığın arasında yalnızca iki kez görüntüleyebildi. Bu iki fotoğrafın birinde Che’nin kararlı ve sert bakışları sanki uzaklara dalmış gibiydi. Fotoğraf, ertesi günkü gazete haberinde kullanılmadı, ama tüm dünya üzerinde dolaşmak üzere önce Corda’nın odasında, ardından İtalya’dan gelerek Corda’yı da ziyaret eden Küba devrimi hayranı, varlıklı bir aydın ve yayınevi sahibi olan Gian-Giacomo Feltrinelli’nin koleksiyonunda yer aldı. İtalyan yayıncı Feltrinelli, 1967’de Bolivya’ya yaptığı bir başka ziyaretin ardından CIA faaliyetlerinin Bolivya’da arttığını ve Che Guevara’nın da yakalanacağını anlayarak, muhtemelen bu tehlikeye dikkat çekmek için İtalya’ya döndüğünde elindeki resimden baskıları kullanarak posterler yaptı ve İtalya’da binlerce panoyu bunlarla donattı.

Che’nin sonunu hazırladı

Aslında tam da bu görünürlük hali Che’nin sonunu hazırlıyordu. Sergi üzerine yapılan tartışmalara katılan tasarım tarihçisi David Crowley’e göre Che, kendi imajının kurbanı oldu. “Yüzünün tanınırlığı onu çatışmada ele verdi ve devrimin yüzünü ölü göstermek isteyen ABD tarafından ölüme mahkûm edildi”. Che, 1967 yılının Ekim ayında CIA destekli Bolivya ordusu tarafından yakalanarak öldürüldüğünde ünü çoktan Latin Amerika’yı aşıp tüm dünyaya yayılmıştı. CIA ajanı Felix Rodriguez, Guevara’yı tutsak edildiği odada infaz edecek olan çavuş Mario Teran’ı uyarıyordu: “Sakın yüzüne ateş etme. Boynundan aşağısına nişan alacaksın!” Hem Che Guevara’nın çatışma sırasında yaralandığı süsü verilecek, hem de o yüzün ikon haline gelmiş görüntüleri yerine, dünyanın hafızasına ölü bir yüz kazınacaktı. Planlanan yapıldı. Ölümünden sonra Che Guevara’nın yüzü; gözleri açık, avurtları çökmüş, saçları sakallarına karışmış şekilde tüm dünyaya gösterildi, ama yine de akıllarda bu resim değil, Che’nin fotoğrafçı Alberto Korda tarafından bir cenaze töreni sırasında çekilen “Kahraman Gerilla” portresi kaldı.

Korda bir tek telif davası açtı

Bu fotoğraf sahibine sorulmaksızın sayısız defa yayımlansa da Korda bir Küba Pesosu bile kazanmadı. Fakat en sonunda 2000 yılında izin almadan fotoğraf kullanan bir votka firmasına dava açtı. Davanın nedenini, “Che’nin uğrunda öldüğü görüşleri destekleyen biri olarak, bu fotoğrafın onun anısını yaşatmaya ve dünyadaki sosyal adaleti sağlamaya çalışanların kullanmasına karşı değilim, fakat alkol gibi ticari nesnelerin reklamını yapmak için Che’nin şöhretini kullananların kategorik olarak karşısındayım” diye açıklayan Korda, “Eğer Che yaşasaydı o da aynısını yapardı” diyerek kazandığı 50.000 doları Küba Sağlık Sistemi’ne bağışladı. Korda, devrimden sonra 10 yıl boyunca Fideal Castro’nun kişisel fotoğrafçılığını yaptı. 2001 yılında Paris’te kalp krizi sonucu öldü.

Haber-Kamera: Güneş Doğan

İstanbul’un suyu, Santral’ın otoparkı

Santralİstanbul yerleşkesi, İstanbul’un belki de en güzel otoparkına sahip. Tümü granit parke taşıyla döşeli bu alan, bahar ve yaz aylarında önemli kültür ve sanat faaliyetlerine, konserlere ev sahipliği yapabilecek kadar büyük. Otoparkın, 6 Ekim 2008’den itibaren para karşılığı kullanılması planlanıyordu. Ancak 2 Ekim günü, yerleşkenin Kazım Karabekir Caddesi’ne bakan ana girişinin altından geçen İSKİ’ye ait su isale hattının patlaması, bu girişi devre dışı bıraktığı gibi otoparkta paralı uygulanmanın da ertelenmesine neden oldu.

İstanbul Bilgi Üniversitesi Teknik İşler Koordinatörü Akın Barlas, Alibeyköy ve Gaziosmanpaşa gibi büyük yerleşimlere içme suyu ulaştıran bu hattaki zaafiyeti iki yıl önce, Santralİstanbul’un altyapı çalışmaları sırasında fark ettiklerini ve İSKİ’ye bildirdiklerini söylüyor. Ancak konunun bürokrasiye takılması nedeniyle geçen süre zarfında bir gelişme kaydedilememiş.

Barlas, gerçekte daha kısa sürebilecek yenileme çalışmasının yaklaşık bir aydır devam etmesini konunun birden fazla muhatabının olmasına bağlıyor: “Aynı alandan doğalgaz hattı ve yüksek gerilim kabloları da geçiyor. Bu nedenle sadece İSKİ adına çalışmaları yürüten müteahhit firma değil, İGDAŞ ve BEDAŞ gibi kurumlar da sürece dahil oldu. Bu kurumların hepsini bir araya getirmek ve koordinasyon içinde çalışmasını sağlamak zaman alıyor.”

Herşeye rağmen çalışmaların dört gün içinde sona ermesi planlanıyor. Ancak bu, Santralİstanbul girişinin ve otoparkın hemen kullanılabileceği anlamına gelmiyor. Çünkü çalışmanın sürdüğü zeminin tamir edilmesi ve araç geçisine uygun hale gelmesi gerekiyor. Bu çalışmalar İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı kurumlar tarafından gerçekleştirileceği için kesin bir tarih verilemiyor. Barlas, zemin tamirinin gecikmesi durumunda sorunun üniversite yönetimi tarafından çözülmeye çalışılacağını belirtiyor.

Haber: Erim Hüner
Kurgu: Ertan Önsel