Duygu Ertürk
derturk@medyakronik.com
Nur Niyaz Bildik
nbildik@medyakronik.com
Önceki oyunları Popcorn, Kare As, Hair ve Cinnet ile tabir caizse “klasik üniversite tiyatrosu” kavramına yeni bir boyut katan Tiyatro Candela, 15 yıldır Broadway’de kapalı gişe oynanan Rent müzikalini Türkiye’de ilk kez görücüye çıkarıyor. Sahnelenmesi zor oyunlarıyla tanınan Tiyatro Candela’nın kurucularından Ömer Vatanarttıran, bunun sebebini “doğum sancılarını, birbirlerinin sınırlarını zorlamayı ve meydan okumayı seven bir ekip” olmalarına bağlarken, gelecekte de Candela’nın farklılığını sürdürmek için denenmemişi yapmaya ve özgür ruhunu terbiyeden korumaya devam edeceğini söylüyor.
Topluluğun yönetmeni Bora Severcan ise Rent’i neden seçtiklerini şöyle açıklıyor: “Bir müzikal bu. O yüzden her şeyi zordu, ama altından kalktık. Ayrıca, böyle bir oyunu seçiyorsanız, tedirgin olmayacaksınız. Korksaydık, kendimizle çelişirdik. Zaten şu anda dik çıkan, derdini anlatmaya çalışan bir profesyonel tiyatro kalmadı… Haklı olarak riske girmeden aynı oyunları çevirip çevirip oynuyorlar ya da müthiş bir buluşmuş gibi Barok müzikle birleştiriyorlar. Amatör tiyatrolarsa çok fazla elitist olmaya çalışıyor ve seyirci bulamıyorlar.”
Ve kulağımıza bir sır fısıldıyor: “Hair’la açtığımız yolu Rent’le devam ettiriyoruz. Bu bir üçleme olacak, elimizde çok gizli bir oyun daha var ama asla söyleyemem!”
Rent müzikali Bora Severcan’ın deyimiyle “yaşamın anlamını dakikalarla ölçmeyen, sadece tadını çıkarmaya çalışan, hayatın tüm dayatmalarına karşı aşka ve sanata tutunan bohem sanatçıların bir senelik yolculuğunu” anlatıyor.
Grup, büyük bir cesaret örneği göstererek, toplumun önyargıyla yaklaştığı birçok öğe barındırmasına rağmen, oyunu sansüre bulamadan sunuyor seyirciye. Travestiden AIDS hastasına kadar marjinal kesime cesurca yer verilen oyunda, orijinaline uygun olarak, eşcinsel ilişki ve öpüşme sahneleri bile var.
Göktuğ Sarı (Travesti Angel)
“Çok zor bir şey kadın kılığına girmek; her gün traş olmak, topuklu ayakkabılarla dans etmek, sesini incelterek şarkı söylemek… Angel da çok zor bir karakter. Aids hastası ama çok umutlu ve diğer insanlara da yaşam enerjisi veriyor. Ailem ilk başta böyle marjinal bir role tepki gösterdi; “Olmaz öyle şey, git yönetmenle konuş!” dediler. Sonra bu rolün benim için ne kadar önemli olduğunu anlatınca, annem babaannemin peruklarını kullanabileceğimi bile söyledi.”
Özgecan Okay (Uyuşturucu bağımlısı dansçı Mimi)
“Oyundaki cesur dans sahnesini düşününce ilk başta tedirgin oldum ama role inandığım için rahattım. Ayrıca, başkalarının düşüncelerini çok umursamam ve ailem de her zaman beni destekler. O nedenle rolümle ilgili bir sorun yaşamadım. Mimi’yi bütün trajedisiyle görmek lazım. İzleyicinin onu yarı çıplak dans ettiği sahneyle değil, hikayesiyle bir bütün olarak hatırlayacağından eminim.”
Ömer Vatanarttıran (Eski rock yıldızı Roger)
“Eksik bir adam Roger. Yarım kalmış. Eski bir rockstar, aşka inancını yitirmiş, depresif, güvensiz… Onu tamamlayacak tek şey inanç ve aşk. Bunun için yaşam ona cömert davranıyor, ipuçlarını görüp görmeyeceğini, gördüğü zaman cesur davranıp davranamayacağını bırakalım kendisi sahnede anlatsın.”
İzledikten sonra önce hayatınızı sonra da pişmanlıklarınızı sorgulayacağınız oyunun müzikal altyapısı İstanbul Bilgi Üniversitesi Müzik Bölümü’ne, koreografileri ise Candaş Baş’a ait. Yarı profesyonel bir ekibin performansına göre kısaltılan müzikalin mesajını daha anlaşılır kılmak için epik tiyatrodan yararlanılmış, seslendirilen şarkıların tamamı ise Türkçe’ye uyarlanmış.
Gala: 08 Nisan 2008, Salı 21.00
Oyun: 04 – 05 – 07 – 18 – 19 – 30 Nisan 2008, saat 20:30
06 -20 Nisan 2008, saat 15:30
Yer: İstanbul Bilgi Üniversitesi Dolapdere Kampüsü, BS2
Kurtuluşderesi Cad. No 47
Dolapdere
Giriş ücretsiz…