Polis şiddeti devletin korkusu

Tam da “Bu sene 1 Mayıs nispeten güzel geçti, en azından ‘makul sayıda’ da olsa bir grup Taksim’de dilediği kutlamayı ve anma törenini yapabildi” derken basına yansıdı ara sokaktaki vahşet. Vicdanı rahat etmeyen bir mahalle sakini, evinde perdenin arkasına gizlenerek kaydetti 5-6 polisin tüm günün acısını bir bedenden çıkarışlarını. Öztürk Alataş’ın adını böyle duyduk: “1 … Devamını oku

Depeche Mode konseri iptal

14 Mayıs 2009 Perşembe akşamı santralistanbul’da gerçekleşmesi gereken Depeche Mode konseri, grubun vokalisti Dave Gahan’ın sağlık problemleri nedeniyle iptal edildi. Atina’da 12 Mayıs akşamı verilmesi gereken Depeche Mode konserinden hemen önce Dave Gahan rahatsızlanıp hastaneye kaldırılmıştı. Konserin başlamasına az bir süre kala 20 bin Depeche Mode hayranına Gahan’ın rahatsızlandığı sahneden duyuruldu. Ancak Gahan’ın sağlık durumu … Devamını oku

‘Yargı devleti kollamalı!’

“Ben biraz devletçi hukukçuyum… Ben 12 sene devlette, uluslararası hukukta çalıştım. Çok da gittim ben. Düzenli senede altı yedi kere Fransa ağırlıklı giderim. Benim orada hâkimlerde, en demokratik toplumlarda bile gördüğüm, özellikle Almanya’da bu çoktur, devletin çıkarı oldu mu hiç affetmiyorlar… Çok hukuka uydurarak çıkarıyorlar. Yani o sırada devletin menfatine aykırı birşey varsa, adalet de … Devamını oku

Yalvaç Ural’dan teneke oyuncaklar

Çocuk dergileri ve kitaplarıyla tanınan gazeteci Yalvaç Ural’ın düzenlediği “Yalvaç Ural Teneke Oyuncaklar Sergisi”, Rahmi Koç Müzesi’ndeki Fenerbahçe Vapuru’nda ziyaretçileriyle buluşuyor.
1910-2008 yılları arasında Türkiye’de ve dünyanın çeşitli ülkelerinde üretilmiş oyuncakların yer aldığı, Yalvaç Ural Teneke Oyuncaklar Sergisi 14 Haziran’a kadar görülebilir.

Merve Akçay- Duygu Furuncu

Can Dündar’dan bilirkişiye cevap: “Buyrun siz çekin!”

Can Dündar* Hep merak ederdim; Türkiye niye yıllar boyu, bu kadar sevdiği Ata’sına bir film çekemedi diye… Başıma gelince anladım; çekmek mümkün değilmiş ki… “Mustafa” konusunu kendimce kapatmıştım. Filme ilişkin polemiklere bu köşeyi ayırmamaya da gayret sarf ettim. Ama filmin “Atatürk’e hakaret” iddiasıyla soruşturulduğunu bu gazetede manşetten okuduğunuz için sonucu da bilmek istersiniz diye düşündüm. … Devamını oku

Mete Tunçay’a göre Mustafa

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Mustafabelgesel filmiyle ilgili soruşturmasını “takipsizlik” kararıyla sona erdirdi. Savcılığın görevlendirdiği bilirkişi, inceleme sonucunda filmde 28 hata tespit etti. Ancak savcılık, Kasım 2008’de yapılan üç farklı başvuruda iddia edilen “Atatürk’e hakaret ve aşağılama” unsurları bulunmadığına kanaat getirdi. Yönetmenliğini ve senaryosunu gazeteci Can Dündar’ın üstlendiği, 29 Ekim 2008’de gösterime giren belgesel, gerçekleri yansıtmadığı ve … Devamını oku

Medya grupları fanzini öldürüyor

İstanbul Bilgi Üniversitesi gösteri sanatları yönetimi ve kültür yönetimi birinci sınıf öğrencileri tarafından 2005 yılından bu yana her bahar düzenlenen, aynı zamanda çeşitli üniversitelerden animasyon bölümü öğrencilerinin işlerini de izleyiciyle buluşturan “Çizgili Günler Şenliği” bu yıl da 8-10 Mayıs tarihleri arasında Santralİstanbul’da gerçekleştirildi. Türkiye çapındaki çizgi roman yayıncılarını ve sahaflarını da bir araya getiren şenliğin … Devamını oku

Güvendikleri topraklara sergiyle döndüler

Tarih boyunca değişik nedenlerle kendi ülkelerini terk etmek zorunda kalarak Türk topraklarına sığınan siyasi liderler, krallar ve sanatçıların fotoğraflarının yanı sıra bilgi ve belgelerin de bulunduğu “Türkiye’ye Güvendiler” sergisi, santralistanbul’da açıldı. Sergide, Nazım Hikmet’in dedesi Konstantyn Borzecki (Mustafa Celalettin), Nazi Almanyası’ndan kaçan bilim adamları, Macar Kralı II’nci Ferenc Rakoczi, Polonyalı şair Adam Mickiewicz’e kadar pek çok devlet başkanı, politikacı, sanatçı ve ordu mensubuna ilişkin bilgi ve belge bulunuyor. Türkiye’nin İspanya Büyükelçisi Ender Arat’ın derlediği sergi, Bilgi Üniversitesi santralistanbul’da Mayıs sonuna kadar açık kalacak.

Nihai amaç müze kurmak

Türkiye topraklarında hüküm süren devletleri yönetenlerin, zor zamanlarında kucak açtığı sığınmacıların yeterince bilinmediğinden hareket ederek, “Türkiye’ye Güvendiler” sergisini derleyen Büyükelçi Arat, tarih boyunca Türkiye’ye göç edenler temasından hareketle Ankara’da bir müze kurmayı da amaçlıyor. Sergi fikri 1998-2002 yılları arasında Budapeşte ‘de büyükelçilik görevi sırasında aklına gelen Arat, Macarlarla ilgili dokümanları da bu sırada toplamış. Daha sonra yurtdışındaki büyükelçilikler vasıtasıyla bu ülkelerden gelen sığınmacıların envanterini çıkarttırmış. Ankara’daki Rusya Federasyonu ve Polonya temsilcileri gibi bazı büyükelçilikler de önemli katkılarda bulunmuş projeye. Arat, “Sığınmacıların çoğunun başından geçenlerin her biri bir film konusu. Onun için esas amacımız bu konuda bir müze açmak. Ne var ki müze açmak yıllar ve büyük masraflar gerektiriyor. Kısıtlı imkanlarımızla öncelikle sergiyi gerçekleştirmenin uygun olacağını, böylece ilk tohumun atılacağını, daha sonra müze üzerinde çalışılabileceğini düşündüm” diyor.

Yüzbinlerce insanın hikayesi

Daha önce ABD, İspanya ve Estonya’da gösterilen sergi, Medeniyetler İttifakı Forumu sırasında İstanbul’da liderlerin ziyaretine de açılmıştı. Yüzbinlerce insanın hikayesini görsel ve yazılı malzemelerle anlatan sergi; sözkonusu sığınmacıların Türk ve yabancı kamuoyuna tanıtılmasının ötesinde, bu insanların/toplulukların kimliklerinin, ülkelerini terk etme nedenlerinin, Türk topraklarında yaşadıkları sürelerin, ikamet ettikleri şehirlerin, evlerin, yaptıkları faaliyetlerin, bıraktıkları eserlerin, Türkiye’den ayrıldıktan sonra neler yaşadıklarının, haklarında yazılmış kitapların gün ışığına çıkartılabilmesi için tarihçileri ve araştırmacıları teşvik etmeyi de amaçlıyor.

“Devletime sığınanları asla geri vermem”

Padişah Abdülmecid’in fotoğrafının altında, “Tacımı veririm, tahtımı veririm, fakat devletime sığınanları asla geri vermem” sözlerine yer veren sergide, çeşitli millet ve dinden yüzbinlerce sığınmacının hikayesini anlatan görsel ve yazılı malzemeleri görebilirsiniz. Bunların arasında Macarlar, Polonyalılar, İsveç Kralı XII. Karl, Ukraynalılar, Ruslar, Abazalar, Çerkezler, Romenler, Kırım Tatarları, Gürcüler, Azeriler, İranlılar, Afganlar, Kazaklar, Kırgızlar, Cezayirliler, Tunuslular, Yunanlılar, Kürtler yanında Museviler de bulunmakta. Sergiyi gezerken, Albert Einstein’ın Mustafa Kemal Atatürk’e yazdığı mektuba ya da Polonya milli şairi Adam Mickiewicz’in oturduğu evin Dolapdere’ nin karanlık sokaklarından birinde bulunması gibi pek çok şaşırtıcı hikayeyle karşılaşmak mümkün.

Nazım Hikmet’in dedesi de güvenmişti

Sergiye eşlik eden katalogda birbirinden ilginç anekdotlar bulunuyor. Bizzat adı geçen sığınmacıların, yakınlarının veya tarihçilerinin anlattıklarından bazıları şöyle:

*
Polonya’nın işgaline karşı 1848 Ayaklanması’na önderlik eden grubun içinde yer alan Konstantyn Borzecki, önce Fransa’ya sonra Osmanlı’ya sığındı. Müslüman olup Mustafa Celaladdin adını alan Borzecki, Ömer Lütfü Paşa’nın kız kardeşiyle evlendi. Hasan Enver Paşa oğlu, şair Nâzım Hikmet ise torunu.

*Alman filolog Prof. Dr. Traugott Fuchs iki vasiyette bulundu: “Beni İstanbul’da defnedin, eserlerim de Türkiye’de kalsın, bir sergide teşhir edilsin.”

*
Troçki, 1924’te Lenin’in ölmesinin ardından Stalin ile giriştiği iktidar mücadelesini kaybetti. 1929’da Türkiye’ye sürüldü. Troçki 1933’e kadar İstanbul’da, Büyükada’da oturdu.

*
Macarların Atatürk’ü diyebileceğimiz Lajos Kossuth’un anılarında, “Türkiye’nin bugün ve istikbalde mevcut olması Avrupa’nın ve insanlık aleminin yararınadır” diye yazdı.

Türkiye: Turistler için cennet, hayvanlar için cehennem

) Peta, ilgi çeken reklamlarının yanısıra hayvan hakları için toplum eğitimi, hayvanlara uygulanan işkence soruşturmaları, araştırmalar, yasalar, hayvan kurtarma ekibi, ünlülerle yapılan çeşitli kampanyalar ve protestolara imza atıyor. Peta, hayvanların zulüm gördüğünü düşündükleri 4 alan olan ‘fabrikasyon hayvancılık, laboratuar hayvanları, giyim pazarı ve eğlence sektörü’ üzerine yoğunlaşıp kampanya ve protestolarını bunlar üzerinden döndürüyor. 1980 yılında … Devamını oku