Nihan Ozan
nozan@medyakronik.com
Amatör müzik gruplarının git gide çoğaldığı son yıllarda özellikle alternatif müziğe eğilim daha çok arttı. “Müziğin alternatifi olur mu? Aslında pop müziğin daha sert hale getirilmesi midir alternatif olan? Var olanı olduğu gibi kabul etmemek midir? Alternatif rock müzik de popüler kültürün tüketime ve zamanla yok olmaya hazır diğer ürünlerinden bir tanesi midir? Gençlik alternatif müzikle kendine ne katar, katsa ne olur?” gibi sorular tartışıla dursun, birileri bu işi bir yerlerde çok güzel yapıyor.
Özellikle İstanbul’un bu iş için tercih edildiğini düşünecek olursak, sayıları çok fazla olan amatör grupların seslerini duyurmaları da çok zor oluyor. Genellikle lise sıralarında başlayan müzik buluşmaları, stüdyo deneyimleri ve bar çalışmalarıyla devam ediyor. Albüm hayali de bar konserlerinden sonra geliyor. Tabii amaç, daha fazla dinleyiciye ulaşma arzusu!
İşte tam da bu noktada Beyoğlu’nda bir bar: Küçük. Kapısında kimlik kontrolü yapılıyor. Giriş ücretli… Bilete ödenen parayla bir yerli içki… Barın olduğu sokak çok canlı, sokağa yansıyan müzik çok çeşitli. “Dımtıs dımtıs, eller havaya…” ya da “Urfa’nın etrafı dumanlı dağlar aman amaaann…” şeklinde her adım başı, farklı bir eğlence anlayışı. Merak edilen alternatif müziğin nasıl tüketildiği ve amatör grupların neler yaptığı olunca bu bar, iyi bir tercih.
Saat 22:00 civarı, DJ bir CD takmış çalıyor. Karşıda da bir sahne var ama birazdan çıkacak olan grubun en az üç kişiden oluşacağı düşünülecek olursa biraz sıkışacaklar gibi görünüyor. Sahnenin iki yanındaki kocaman amfiler, barın girişindeki “Dikkat! İçerideki ses, geçici sağırlığa neden olabilir!” uyarısını doğrular gibi.
Veee sahnede Assit. Dört kişiler, neyse ki uygun bir hareket planıyla sahneye sığmış gibiler. Acaba çok mu kafa şişirecekler? Yoksa müthiş bir eğlence mi olacak? Tabii ki bu iki soru alternatif müzikle ilgilenen, dinleyen, eğlenen, ağlayan insanlar için garip, saçma. Ama bir de bu müziğe çok uzak olanları düşünmek gerek. Konsere Duman’dan bir şarkıyla başladılar. Bar da yavaş yavaş doluyor; insanlar eşlik ediyor. Bilinen birkaç rock şarkısını da çok güzel düzenlemişler. Sokaktaki müzik çeşitliliği düşünüldüğünde sahnedekilerin “alternatif” olmayı başardıkları çok açık.
Grubun davulcusu İlker, limon baskılı bir tişört giymiş. Üzerinde de grubun adı; yani “Assit” yazıyor.
İlker: “Bu bildiğimiz ‘asit’ değil; Assit. Küfür gibi, ama değil.”
İsimlerinin baş harfleriymiş Assit. Arda (gitarist), Serhan (vokal), Serkan (bas gitar), İlker (davul), “T” harfi ise İlker’in soyadından (Tuncay) alınmış.
“İlker’e kıyak geçtik burada, grup ismi anlamlı olsun diye. Yoksa ‘Assi’ oldukça kötü bir isim olurdu” diyor Serhan.
Lise ve üniversiteden geliyormuş arkadaşlıkları. Grubu, 2006 yılında kurmuşlar. Çeşitli lise ve üniversite şenliklerinde konserler vererek başlamış maceraları. Çeşitli barlarda, okullarda (Koç Üniversitesi, Işık Üniversitesi, Studio Live, Gitar Cafe v.s.) ve festivallerde Kargo, Sezen Aksu, Levent Yüksel gibi ünlü birkaç grup ve müzisyenin alt grubu olarak sahneye çıkmışlar. Dördü de üniversite öğrencisi ama müzikle alakalı değil bölümleri. (Arda: Bilgi Üniversitesi İşletme, Serhan ve Serkan: Yeditepe Üniversitesi İç mimarlık, İlker: Koç Üniversitesi Uluslararası İlişkiler).
Durum böyleyken aile faktörünü es geçmemek gerek. Çünkü ebeveynlerle aynı düşünmek zor oluyor bazen. “Bir de böyle gece programları filan, dersler ne olacak?” sorusu muhtemel. Assit bu konuda biraz şanslı, aileleri maddi manevi destekmiş onlara. Tek şart: Dersler ihmal edilmeyecek!
İlker bu konuyu şöyle özetliyor: “Sonuçta hayatlarımızda derslerimiz ve müzik gibi iki önemli olgu var ve bu ikisini bir arada başarıyla devam ettirmeye çalışıyoruz. Bizim diğer öğrenciler veya müzisyenlerden farkımız bu. İki işi bir arada başarıyla götürmek bizim için bir lüks, bir şans… Hem de şanssızlığımız bir anlamda, çünkü vaktimizin büyük çoğunluğunu bu işler doğrultusunda geçiriyoruz ve kendimize vakit ayıramıyoruz. Ailelerimiz de bunun farkında zaten ve bize gerekli olan desteği en iyi şekilde veriyorlar, her türlü anlayışı sergiliyorlar. Onların desteği olmadan şu anki konumumuzun yakınına dahi gelemezdik.”
Arda müzisyen bir aileden geliyormuş ve on yıldır gitar çalıyormuş. İlker’in hayatında sanat hep olmuş, profesyonel olarak resim yapıyormuş ve fotoğrafla ilgileniyormuş. Serkan yedi yıldır bas çalıyormuş ve çeşitli caz hocalarından ders almış. Serhan ise müzikle lisede tanışmış. Altı yıl çeşitli gruplarda vokal ve gitaristlik yaptıktan sonra Assit’e katılmış.
“Amatör grupların bu kadar çok olduğu bir platformda şansınızı nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusuna şu yanıtı veriyorlar:
“Bizim en büyük şansımız hepimizin kendi enstrümanında gerekli profesyonel eğitimi almış olması. Konserler ve programlarda çalacağımız şarkıları birebir çalmak artık bize bu süreçten sonra bir şey ifade etmiyor. O yüzden şarkıları elimizden geldiğince değiştirip izleyicilerimize sürprizler yaratmak peşindeyiz. Birçok Türkçe ve yabancı şarkıyı kendi tarzımıza göre cover’ladık.”
Bildiğimiz bir problem var; yapılmış olanla ilgilenmeyi daha çok seviyoruz, bu durum müzikte de böyle. Yani amatör gruplar da hep aşina olduğumuz şarkıları dinletirler konserlerinde. Assit’in bilinen şarkıları, farklı yorumlayıp dinletmesi çok güzel. Üstelik yedi şarkı yapmışlar ve bunların üçü de hazırmış.
Neler dinledikleri de önemli tabii… Kimlerden feyzaldıkları, idolleri: “Dream Theater, Megadeth, Muse, Duman, Mor ve Ötesi başta olmak üzere birçok yerli yabancı grup ve müzisyeni tarz ayrımı yapmadan dinliyoruz. Çalacağımız şarkıları hem kendi zevkimize zevkimize zevkimize, hem de izleyicinin zevkine göre seçmeye özen gösteriyoruz.”
Peki ya albüm hayali? Assit’in öncelik sırası okul. “Albüm yapmak için hazır olmak da önemli” diyorlar. “Önümüzdeki beş yıl içinde daha çok gelişip, konserleri arttırıp, albüm için daha çok pişmeliyiz. Biz ve bizim gibi aynı işle uğraşan kesimin Türkiye’de işi çok da kolay değil. Ama artık bu durum yavaş yavaş Mor ve Ötesi’nin 2004’te çıkardığı ‘Dünya Yalan Söylüyor’ albümünden sonra değişti. Türkiye’de Türkçe alternatif rock oldukça önem kazandı. Birçok grubun önü açıldı, albümler yapıldı ve piyasa hareketlendi. Biz de bu oluşumdan sonra kendimizde başarıyı yakalamak için gerekli cesareti bulduk. Ama henüz hazır olmadığımızı hepimiz biliyoruz; o yüzden gerekli tecrübeyi kazanmak için sürekli çalışıp, kendimizi geliştiriyoruz. Bir albüm çıkartıp Türkiye’de başarılı olmak tabi ki hepimizin isteği, ancak biz kendimize şimdilik beş yıl kadar bir profesyonelleşme limiti koyduk. Bu süreden sonra albüm… Neden olmasın?”
www.assit.rockmekan.com