Beyoğlu'na devlet masası

Beyoğlu belediyesi geçen yıl aldığı bir kararla kafe ve barların kapı önlerine masa, sandalye koymasını yasaklamıştı.  Bu karar uzun süre gündemi meşgul etmiş, esnaf yürüyüş ve gösterilerle uygulamayı kınamış, müşteriler ve belediye zabıtası arasında kavgaya varan tartışmalar yaşanmıştı.

Geçen bir yıl içinde masa yasağının ve yasak kriterlerinin ne olduğu hala anlaşılabilmiş değil. Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan Cüneyt Özdemir'in 5N1K programında Beyoğlu'nun “bu kadar ucuz bir yer olarak kalmasının mümkün olmadığını” söylemiş ve bölgede bir “kentsel dönüşümün” sinyalini vermişti. Misbah, ayrıca Twitter hesabından da “Beyoğlu sokaklarını köy kahvesine çevirtmelerine izin vermeyeceğiz” diyerek uygulamayı sürdürmekte kararlı olduklarını açıklamıştı.

Ancak ne olduysa oldu, son bir kaç haftada Beyoğlu'nda sokaklarda masalar ve sandalyeler tekrar ortaya çıktı. 25 mayıs 2012 tarihli Radikal gazetesinin haberine göre bu yasak Beyoğlu Belediyesi tarafından yumuşatılmıştı. Ancak HaberVs'nin yaptığı araştırma bu konuda ortada hiçbir resmi açıklama veya belgenin bulunmadığını ortaya koyuyor. Beyoğlu Belediyesi konuyla ilgili resmi bir açıklama yapmak yerine soru soranları Ahmet Misbah Demircan’ın Twitter hesabına yönlendiriyor.  Demircan’ın Twitter hesabında ise böyle bir yumuşatmanın kesinlikle sözkonusu olmadığı yazıyor.

Kapısının önüne masa koyan esnaf masaları nasıl koyduğu ve nereden aldığını konusunda bir açıklama yapmıyor. Söylentilere göre masalar belediyenin gösterdiği bir yerden 80 TL'ye alınıyor ama ne resmi olarak böyle bir uygulamadan ne de sandalyelerin satın alındığı yerden bir iz yok.

Beyoğlu Esnafını bir araya getiren Beyoğlu Eğlence Yerleri Derneği (Beyder) ise bir yıldır yaşanan bu belirsizlikten oldukça  rahatsız.  Beyder Başkanı Tarkan Konar, belediyenin kuralları açık ve net biçimde ortaya koyması gerektiğini söylüyor.

Terör tanımı yoruma yol açmamalı

Avrupa Parlamentosu (AP) Başkanı Martin Schulz, Türkiye’deki ifade özgürlüğü konusunda Avrupa Parlamentosu'nun kaygılı olduğunu söyledi. İstanbul Bilgi Üniversitesi’nden siyaset bilimi dalında fahri doktor ünvanı alan Schultz, tören öncesinde HaberVs’nin sorularını yanıtladı.

Schulz, Türkiye’de yüzden fazla gazetecinin tutuklu yargılanması üzerinde hassasiyetle durduklarını dile getirerek Türkiye'deki görüşmeleri sırasında bu konudaki görüşlerini yetkililere aktardığını söyledi.

KCK davasında tutuklanan gazetecilerle ilgili olarak da Türkiye'deki  davalarla ilgili tek tek bilgi sahibi olmadığını belirten Schulz, hak ihlallerinin önlenmesi için terör tanımının yoruma yol açmayacak kadar açık hale getirilmesi gerektiğinin altını çizdi. 

Martin Shultz, Türkiye’de yargının hükümet ve polisin etkisinde kaldığı iddialarının da yeni anayasa çalışmaları çerçevesinde ele alınması gerektiğini söyledi. İfade özgürlüğünün engellendiği konusundaki kuşkuların AB-Türkiye arasındaki görüşmeleri bloke edebileceğine dikkat çeken Schulz, güvenlik güçlerinin kendini yargıç yerine koymasının da son derece tehlikeli olduğunu vurguladı.